ramazan sıkıntısı

aslında mayıs olacaktı, ama mayısta genelde sıkıntıdan ziyade yorgun olurum. yetişecek tonla şey olur, bitmez, kaçar, pestil olursun. ama temmuz sıcağında hakkaten de sıkıldık. ramazan da sıktı yani. kimsenin oruç felan tuttuğu yok. iftar menüsü, belediye eğlencesi, tv magazini. oruç kafası. hiçbişi anlamadım yani. *** bu ara epey ev hayali kuruyorum. ne olamadıysak o, biraz da arzular, iştiha belki. en son raylı dolap mekanizması kuruyordum kafamda. bağcılarda ev kirası bakıyordum. abuk-sabuk şeyler. olamamışlıklarımız yani. sıkıntılarımız. millet evleniyo gibi, belki onun gazı. ya da bitmeyen dramlarımız. ama sonuçta hayal nihayetinde. *** ev'lenme işinin inanılmaz sınıfsal bir komplekse dönüşmesi, insanların kendilerini "daha iyi"ye layık görmesi, standartlarının olması, onlara köle olması felan. yorucu. alayı haneke filmi gibi. şaşırtıcı olan ağzı süt kokan bizimkilerin on senede nasıl buraya gelmesi. daha dün basride ciğer yer, çorluluda çay içerdik be. kadı...