Sürgünlerini Budayan Çınar
Mehmet Efe'nin 26 Ekim 1996'da Bursa Milli Gençlik Vakfı'nın davetiyle yaptığı bu konuşmasını Ülke dergisinin 3 Kasım 1996 tarihli 22. sayısındaki bir haber metnindeki orjinal ifadelerinden derledim. Konuşma metninin tamamı malesef elimizde yok. Haberi yazan arkadaşın konuşmayı bir ses kaydından deşifre ettiğini söylemişti Efe, fakat bu kayda ulaşabilmiş değiliz. Şimdiye ve bize de konuştuğunu düşündüğüm bu metni, yazarından, döneminden bağımsız olarak okunması ve tartışılması temennisiyle buraya koymak istedim.
...Sayısız müslüman vakfın tabelalarının yükseldiği Fatih'te, Çarşamba Pazarı'nın bitiminde yüzlerce kadın, yerlere atılmış çürük sebzeleri toplarken, ahlaksızlık ve adaletsizlik almış başını giderken, gelecek korkusu altmış milyonun boynunu bükerken, insanlar hastanelerde, adliyerlerde, karakollarda rezil kepaze edilirken, kullarla Allah arasında dikilmiş ve yeryüzünü fitneye fesada acı ve umutsuzluğa boğan şeytan uygarlığı egemenliğini evrenselleştirirken; Müslümanlar nerede?
Yoksa Müslümanlar; katiller, ifritler, ahlaksızlar, düzenbazlar egemenliğini yeşile mi boyayacaklar?..
Müslüman aktörlerin, aydınların bizim adımıza kürsülere, vitrinlere çıkanların, politikacıların belirgin özelliği nedir? Onları Müslüman kılan nedir? Müslümanlığın sembollerinden söz ediyor olmaktan öte nedir kavgasını verdikleri şeyler? İnsanlara teklifleri, çağrıları nedir? Nedir karakteristik özellikleri? Cesur olmaları mı? İzzet ve vakar bir karşılık, bir katkı, bir cevap üretti mi; Rüstem'in halısına saplanan mızrak nerede? Hangi vakfın, cemaatin, derneğin elinde? 'İnsanları kula kulluktan Allah'a iman'ın özgürlüğüne çıkaralım diye bizi Allah getirdi buraya' diyen o mızrak nerede? Özgürlüğün ve adaletin bayrağı Müslümanlarda mı? Yeryüzünün şeytana karşı son umudu, yegane umudu olan İslam'ın mensupları, ümmet haritasının kalbinde yerinde sayıyor, çürüyor, yozlaşıyor...
Kamulaştırılmış, hizaya sokulmuş, ve kurumlaşmış dinin kişiliği, farklılığı, özgürlüğü, kendi iradesinin sorumluluklarını taşımaya imkan budayan ağabey ve hocalarına; onların ucuz işgücüne, uyuşuk ihtiyarlara çevirdiği Müslüman gençler hangi bayrağı taşıyor? Rüstem'in halısına saplanan mızrak: Hz. Ömer'in mızrağı, "Ya Ömer eğer yanlış yaparsan seni biz düzeltiriz" diyen eğri kılıçtan bağımsız mıydı?...
...derhal sahici, kendisi olan, geçtiği yerde iz bırakan, 'biz ve onlar yok, adalet ve herkes var' bayrağını yükselten, sıradışı, çağdışı, çizgi dışı, hiyerarşi dışı, ahlaklı ve imanlı bireyler olmaya...
Müslümanın baş çelişkisi, temel meselesi, hayatla temel ilişkisi nedir?
"Sadece Allah'a ve Resulüne itaat edin. Birbirinizle çekişmeyin, sonra korkuya kapılırsınız, rüzgarınız gider. Sabredin çünkü Allah sabredenlerle beraberdir." (Enfal: 46)
Mevzilerinizi terk etmeyin; birbirinizi, kurumlarınızı terbiye edin; farklılıklarınıza, müstakil bireylerinize, bağımsız çıkışlara şans tanıyın. Çınarın selameti, sürgünlerin cesaretine bağlıdır...
Aramızdan hapse girenler, yoksul düşenler, hastalananlar hep yalnız bırakılıyor. Cesaretin şansı yok gibi görünüyor, görmüyor musunuz? İdraklerinize giydirilmiş özgüvensizlik gömleğini parçalayın arkadaşlar!..
...Sayısız müslüman vakfın tabelalarının yükseldiği Fatih'te, Çarşamba Pazarı'nın bitiminde yüzlerce kadın, yerlere atılmış çürük sebzeleri toplarken, ahlaksızlık ve adaletsizlik almış başını giderken, gelecek korkusu altmış milyonun boynunu bükerken, insanlar hastanelerde, adliyerlerde, karakollarda rezil kepaze edilirken, kullarla Allah arasında dikilmiş ve yeryüzünü fitneye fesada acı ve umutsuzluğa boğan şeytan uygarlığı egemenliğini evrenselleştirirken; Müslümanlar nerede?
Yoksa Müslümanlar; katiller, ifritler, ahlaksızlar, düzenbazlar egemenliğini yeşile mi boyayacaklar?..
Müslüman aktörlerin, aydınların bizim adımıza kürsülere, vitrinlere çıkanların, politikacıların belirgin özelliği nedir? Onları Müslüman kılan nedir? Müslümanlığın sembollerinden söz ediyor olmaktan öte nedir kavgasını verdikleri şeyler? İnsanlara teklifleri, çağrıları nedir? Nedir karakteristik özellikleri? Cesur olmaları mı? İzzet ve vakar bir karşılık, bir katkı, bir cevap üretti mi; Rüstem'in halısına saplanan mızrak nerede? Hangi vakfın, cemaatin, derneğin elinde? 'İnsanları kula kulluktan Allah'a iman'ın özgürlüğüne çıkaralım diye bizi Allah getirdi buraya' diyen o mızrak nerede? Özgürlüğün ve adaletin bayrağı Müslümanlarda mı? Yeryüzünün şeytana karşı son umudu, yegane umudu olan İslam'ın mensupları, ümmet haritasının kalbinde yerinde sayıyor, çürüyor, yozlaşıyor...
Kamulaştırılmış, hizaya sokulmuş, ve kurumlaşmış dinin kişiliği, farklılığı, özgürlüğü, kendi iradesinin sorumluluklarını taşımaya imkan budayan ağabey ve hocalarına; onların ucuz işgücüne, uyuşuk ihtiyarlara çevirdiği Müslüman gençler hangi bayrağı taşıyor? Rüstem'in halısına saplanan mızrak: Hz. Ömer'in mızrağı, "Ya Ömer eğer yanlış yaparsan seni biz düzeltiriz" diyen eğri kılıçtan bağımsız mıydı?...
...derhal sahici, kendisi olan, geçtiği yerde iz bırakan, 'biz ve onlar yok, adalet ve herkes var' bayrağını yükselten, sıradışı, çağdışı, çizgi dışı, hiyerarşi dışı, ahlaklı ve imanlı bireyler olmaya...
Müslümanın baş çelişkisi, temel meselesi, hayatla temel ilişkisi nedir?
"Sadece Allah'a ve Resulüne itaat edin. Birbirinizle çekişmeyin, sonra korkuya kapılırsınız, rüzgarınız gider. Sabredin çünkü Allah sabredenlerle beraberdir." (Enfal: 46)
Mevzilerinizi terk etmeyin; birbirinizi, kurumlarınızı terbiye edin; farklılıklarınıza, müstakil bireylerinize, bağımsız çıkışlara şans tanıyın. Çınarın selameti, sürgünlerin cesaretine bağlıdır...
Aramızdan hapse girenler, yoksul düşenler, hastalananlar hep yalnız bırakılıyor. Cesaretin şansı yok gibi görünüyor, görmüyor musunuz? İdraklerinize giydirilmiş özgüvensizlik gömleğini parçalayın arkadaşlar!..
Yorumlar