Ekim
ali akyurt'a, sidar bayram'a ve osman özarslan'a
evin açıklığının sürdürülmesi, örgütlenmeyle de yakından ilgili. nihayette gençlik/öğrencilik ilişkilerinin yıkımının arından kurulan sosyalliklerin ev mekanına açılımı, taşması veya eklemlenmesi kimlerin bu evlere kabul, kimlerin ise reddedildiği ile ilintili meseleler. mevcut imkan ve sıkıntılara rağmen evde bir çekyatın, bir kenarda döşeğin olması gelenin geceleme ihtimalini, akşamların sabahla buluşmasını, muhabbetin uzayabilmesini, uzun muhabbetlerin başka hukuklar yaratmasına kapı aralıyor. nihayetinde uzun gecelerde şeriat devletleri kurup, küfür nizamlarını yıkan bir kuşağın çocukları değil miyiz biraz da. soru, bu gecelerin bugün de örgütlenip örgütlenemeyeceğine dair.
evin bir orta sınıf fantezisine dönüşmemesi, arzu ekonomisine dair alınan kararları engelleyecek ideolojik motivasyonların kuvvetine bağlı. diğer bir ifadeyle hasır minderde değil de deri koltukta oturmanın ve öyle bir ev kurmanın tercihini yapacak öznenin politik örgütlülüğü kilit. bizim mahallenin vasatı üzerinden (biraz da meseleyi cinsiyetlendirerek) devam edersek evin ve evliliğin inşasındaki arzu nesnelerinin, tüketimin, gündeli eşyanın kurulumu kadınların kararına terk edilmiş meseleler. mütedeyyin/müslüman erkeğin eve dair bir ütopyası yok. bunda ekseriyetin gençlik/öğrencilik deneyimlerinin kötü yurt/öğrenci evi etrafında şekillenmiş olması da etken. nihayetinde bu birlikte kurulmayan, karşılıklı feragat ve tavizlerle örülmüş bir icrayı dayatıyor.
"bizi orta sınıf yapan kadınlardır" gibi bir şeye indirgemek değil niyetim, demeye çalıştığım evlerimizi ve evliliklerimizi orta sınıf kılmayacak, aksine özgürleştirecek imkan ve ihtimalin kadınların ellerinde olduğudur. gündeliğin, pratiğin, mikropolitikanın kadınlıkla alakasını burada akla getirmek gerek. kadın temelli bir örgütlenmenin ve ideolojik perspektifin gündelik hayata dair pratikleri ve politikaları, makro siyaset eksenli klasik siyasanın çok daha ötesinde bir derinliğe teallük etmekte. şahsen kadınlık zanaati mikroya, gündeliğe, pratiğe dair söz ve eylem üretme kapasitesi çok yüksek bir ideoloji olduğunu düşünüyorum, feministler beni yakmasın, anamın evladıyım.
evin açıklığının, kamusallığını, toplumsallığının mahremiyetle alakası olmadığını düşünüyorum. aksine mahremiyet belirli bir çoğullukla karşılaşma halinde tekilliklerin muhafaza ve setrine dair bir mesele gibi geliyor bana. çoğulluklardan mahrum ve münezzeh tekilliklerin mahremiyet meselesi zaten yok. inşa edilen duvarlar, arkasına gizlenilen yüksek güvenlikli siteler başka bir hayat ve nizamın arzularınca örgütleniyor. sakinlerine bu rejimi telkin ediyor, meskunları bu rejimi ve fikriyatı içselleştiriyor.
hala başka bir evin örgütlenebileceğine, kurulabileceğine inanıyorum. onun için mutluluğu tek başına değil hep beraber arayan kavgamıza dair notları, hafızaya düştükçe düşmeye devam edeceğim.
gelecek bölüm: "hayatta bir kez oluyor": evlilik, zamansallık ve çoğulluk
evin açıklığının, kamusallığını, toplumsallığının mahremiyetle alakası olmadığını düşünüyorum. aksine mahremiyet belirli bir çoğullukla karşılaşma halinde tekilliklerin muhafaza ve setrine dair bir mesele gibi geliyor bana. çoğulluklardan mahrum ve münezzeh tekilliklerin mahremiyet meselesi zaten yok. inşa edilen duvarlar, arkasına gizlenilen yüksek güvenlikli siteler başka bir hayat ve nizamın arzularınca örgütleniyor. sakinlerine bu rejimi telkin ediyor, meskunları bu rejimi ve fikriyatı içselleştiriyor.
hala başka bir evin örgütlenebileceğine, kurulabileceğine inanıyorum. onun için mutluluğu tek başına değil hep beraber arayan kavgamıza dair notları, hafızaya düştükçe düşmeye devam edeceğim.
gelecek bölüm: "hayatta bir kez oluyor": evlilik, zamansallık ve çoğulluk
Yorumlar