Ülke'ye Gitmek
Bu blogun aktif yayın hayatı, 2011 güzüne rastlar. Saraybosna'da çalıştığım ve yaşadığım o unutulmaz altı ayın meyvelerinden biriydi. Hem bir günce, hem bir haber kaynağı, hem de akıl defteri. Bir gurbet halinin, uzaklaşmanın, arayı açmanın, biraz da yalnız, bir başına kalmanın, hesaplaşmanın ve muhasebenin bir mecraı olmuştu. Aradan dört yıl geçti. Okul bitti, işe girdim çıktım. Bişeyler yaptım ve birsürü şey de yapamadım. Yurtdışı başvuruları pek yüzümüze gülmedi, İstanbul'da, piyasada pek tutunamadık. O vakitler kabullenemediğimiz şeyin artık yasını tutar hale geldik; İslamcılık öldü, ümmet parçalandı, biz sahipsiz kaldık. Sahipsizliğimize kucak açan, umudu olmasa da kederi paylaşabildiğimiz dostlar olmasa bu vakitler de geçmez idi. Ev-bark, iş-güç derken bir baltaya sap olma hal ve hayalleriyle ilgili son ihtimali de tükettik. Üç yıllık macera, tasfiye ile sonuçlandı. Pederin tabiriyle tul-i emel, sükut-u hayal getirdi. İlk ayrılışımızın sonrasında, bir parça hava almak,...