Kayıtlar

2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Prolog 12: Şeyda Hacızade

Şeyda Hacızade aslında bir kemençe ustası. Klasik Türk musikisi sazlarından kemençe yapımı eğitim ve icazeti almış. Ne var ki üniversite sonrasındaki arayışları bir gün onu kuklacılıkla karşılaştırmış. Bunda okulda aldığı farklı disiplin derslerinin de etkisi var. Tıpkı İsmet Terzi gibi biraz kendi kendinin ustası, metodu, öğreticisi olarak çalışmış Hacızade. Bizi misafir ettiği Galata'daki şirin atölyesinde, eski zamanlardan kalma bir üretim biçimini sabır ve inatla sürdürüyor... 

Özgüven patlamasına değil özeleştiriye muhtacız!

2012 güzünde, Boğaziçi'nde islamcılık ve özeleştiri pratiklerini merkeze alan bir atölye çalışması gerçekleştirmiş, Mehmet Efe'nin Mızraksız İlmihal'i merkezinde eleştiri ve özeleştiri literatürü üzerine konuşmuştuk. İsmail Kılıçarslan'ın geçen ay sonu yazdığı Çok sıkıldım başlıklı metin, gadre uğramış bir (öz)eleştiri denemesi olarak bu tartışmanın devamıyla okunabilir mahiyette bir aks-i seda yarattı. AKP İzmir Gençlik Kolları Siyasi ve Hukuki İşler Başkanı Uğur Geyik Biz Daha Çok Sıkıldık başlıklı bir cevapla, Kılıçarslan'ın eleştirdiği hemen tüm meseleleri savundu ve "titreyin ve kendinize gelin" diyerek fuatavni raconu çekti. Cemile Bayraktar topuk pasını kaçırmayarak kendi kişisel kırgınlıklarını masaya döküp tartışmayı başka bir köşeye şutladı.  Aslında Kılıçarslan'ın bu mahiyetteki yazıları yeni değil, seçimlerin hemen akabinde Küs değil kırgınız başlıklı yazısında da AKP'nin dikotomik politikalarını ve kalkınma siyasetini eleştirmiş

Prolog 11: Hasan Usta

Hasan Usta from Mustafa Emin Büyükcoşkun on Vimeo . Hasan Usta'nın öyküsü çok spesifik bir zanaatın hikayesinin de tanıklığı. Endüstriyel koşullara üretilmesine karşın, ileri derecede ustalık ve kalifikasyon isteyen, özelleşme ve piyasalaşmayla çıraklık kurumunu yitirerek kaybolmaya yüz tutan cam üfleme ustalarından bir hikaye Hasan Usta. Onun hikayesini Süha Arın'ın Camın Teri ile beraber seyretmek, değişenin ne olduğuna bakıp, farkı birlikte anlamak gerek.

17 Aralık: Pragmatizmin İflası

17 Aralık operasyonu gümbür gümbür geldi geçti. 2007'de Ergenekon operasyondan itibaren gayrinizami harp esaslarıyla yürütülen, demokratik ve adil olmayan bir yargılama daha doğrusu siyasal tasfiye sistemin sonunda döndü dolaştı yaratıcısını vurdu. 2006'da AKP'nin toplumsal muhalefete karşı çıkardığı TMK ve güya DGM'leri kapatıp kurduğu ÖYM'ler döndü, MİT müsteşarını, bakanları ve Başbakan'ı takip etmeye, dinlemeye ve hatta tutuklamaya imkan verdi. Denetimsiz güç, sahibini zehirledi. TMK'nın yol açtığı korkunç sonuçlara, kararttığı ve hatta imha ettiği hayatlara AKP'li yıllarda hep beraber tanıklık ettik. İslamcılar, muhafazakarlar, sağcılar (bugünlerde boykot edilen bir takım) istisnalar dışında bu duruma kulak tıkamakla yetindiler. Göz yumdukları zulüm, kendi kapılarını çaldığındaysa feryat figan gökleri tuttu. Tuttu tutmasına da tehlike geçince aynı tas aynı hamam, merkezi iktidar, denetimsiz güç, antidemokratik siyaset ve yönetim tam gaz devam ediyo

Prolog 10: İsmet Terzi

İsmet Terzi from Mustafa Emin Büyükcoşkun on Vimeo . İsmet Terzi'nin hikayesi aslında tipik bir öze dönüş öyküsü; mekteplilikten alaylılığa, pozitivist eğitimden "ümmi" bir çıraklığa, modernlikten geleneğe dönüşün, belki de bir karşılaşmanın, keşfin öyküsü. Elektronik Mühendisi İsmet Terzi'nin sıfırdan kündekari sanatına merak salıp, düşe kalka, iğneyle kuyu kaza kaza, ustasız çıraklık edişinin, kalfalığa yükselişinin izini sürdük. İstanbul'un giderek merkezileşen çeperlerinde, bir sanayi sitesinde, adeta bir simyacı titizliğiyle kayıp bir geçmişin parçalarını sabırla birleştiriyor İsmet usta...

Prolog 9: Garabet Usta

Garabet Usta from Mustafa Emin Büyükcoşkun on Vimeo . Belgeselin gayrimüslimler ve İstanbul'un ekallitleriyle kurduğu temasın bir devamı sayılır Garabet usta. Yaptığımız röportaj ve araştırmalarda, Karaköy'de ağırlıkla mümessilliklere dayalı sanayi ve ticaret hayatından bir kesit ararken, belgeselin metinlerini ve araştırma yükünü omuzlamanın dışında, herşeyine katkıda bulunan Ümit Aksoy, muhteşem sosyalliği ve ikna kabiliyetiyle Garabet ustanın ufacık dükkanına tesadüf etmiş ve onunla güç-bela röportaj yapmaya kandırmış. Ermeni cemaatine mensup bir esnaf olarak, tek başına büfe kadar bir dükkanda rızkını temin eden Garabet ustanın onca tanıklıktan sonra bu çekime yanaşmaması anlaşılır bir şeydi. 6-7 Eylül olaylarından Menderes'in idamına, Karaköy'deki kentsel dönüşüm projelerinden Türkiye'deki sınai hayatın değişimine Garabet Yayıcı çok acayip hikayeler anlattı bize. En koyanıysa şuydu, "Gitmek istemedim, ama yapamadım; kaldım"

Yeni Türkiye: Vasatlığın* Egemenliği

Yeni Türkiye: Vasatlığın Egemenliği "Yeni Türkiye" hiperakışkanlık çağında bir vasatlık abidesi olarak arz-ı endam ediyor. 90'larını İslamcılık şemsiyesi altında geçiren   Müslüman bir cenah, 2000'lerin ikinci on yılında kültürel ve entelektüel biranlamda çoraklaşmanın zirvesini yaşıyor. Sadece sanat ve edebiyat alanında değil gündelik siyasetin, toplumsal hareketliliğin besleyicisi olan siyasal tartışmalarda da durum içler acısı bir manzara arz ediyor. 12 Eylül referandumundan sonra kimyası değişen siyasal ortamın, Gezi sonrasında giderek radikalleşmesi ve memleketin düşük yoğunluklu soğuk bir iç savaşa girmesi haliyle bütün sermayenin ortaya döküldüğü, tüm kozların masaya sürüldüğü bir konjonktür yarattı. Kültürel teçhizatsızlığın, söylemsel boşluğun, ideolojik noksanlığın tüm perişanlığıyla gözler önüne serdiği bu konjonktür, Müslüman kamunun söylemsel inşa kapasitesini, entelektüel birikiminin geldiği noktayı ele veriyor. Erhan Erken geçtiğimiz günler

Prolog 8: Zeki Usta

Zeki Usta from Mustafa Emin Büyükcoşkun on Vimeo . "Onlar yokluk görseydiler, böyle eziyet yapmazlardı kimselere" diyor Siirt'li pazarcı Zeki Alyanak. 50 yıldır bu işi yapıyor, Fatih'in eskilerinden, adeta dedem gibi. Pazarcılığı Arnavutlardan öğrendiklerini, sonra işin Siirtli Araplara geçtiğini, şimdilerdeyse Mardinli, Diyarbakırlı Kürtlerin hal ve pazarlarda ağırlıkta olduğunu söylüyor. Göç ve mesleki demografiye dair ilginç fragmanlar. Zeki amcayla sabah namazında halde buluştuk, mal yaptık, pazara geldik, oğluyla birlikte tezgahı kurmalarını izledik, kahvaltı ettik. Müdavimiz, müşterisi olduğumuz Çarşamba pazarına bir de tezgahın arkasından bakmış olduk. Pazarların tedarik zincirindeki rolüne, halka taze sebze ve meyve ulaştırmaktaki başarısına, ekonomik ve kaliteli malı beslemesine dair çok önemli şeyler söyledi Zeki Usta ve ekledi "halleri şehir dışına taşımak istiyorlar, hapishane mi bu?" ve TOKİ'ye veryansın ediyor.

Gazze Şeridi

II. İntifada henüz başladığında ortaokuldaydım. Politik bilinçlenmem ve akil baliğ olarak sokakla tanışmam da o zamanlarda oldu. James Longley'in Gazze Şeridi belgeseli, seyrettiğimde beni derinden etkileyen bir filmdi. Festivale gelmişti yönetmeni. Sonrasında tanışmış ve filmin gösterimi için aracılık etmiş, dolaşımını sağlamıştım. III. İntifada'nın eşiğinde hafızayı tazelemek iyi geldi.

Prolog 7: Ahmet Usta

Tabaklama, herhalde eski zanaatler içinde en pis ve meşakkatli olanı. Hayvan derisinin, hayvan dışkı ve sidiği marifetiyle tüy ve hamlığında arınma işlemi olan tabaklama, genellikle şehirlerin mezbahane ve akarsularına yakın bölgelerinde yapılırmış. Kazlıçeşme de İstanbul'da bu özelliğiyle meşhur bir mıntıka. Ahmet ustanın mukim olduğu Gedikpaşa ise esasen eski İstanbul'un kalantor semtlerinden biri. Tıpkı Tarlabaşı gibi ekseriyetle Ermeni ve Rumların ikamet ettiği, tüm bedbahtlıklarına rağmen eski evlerin de cephelerinden anlaşılabileceği gibi ekabir bir mahalle. 6-7 Eylül'ü takiben şehrin gayrimüslim nüfusu zorla göç ettirildikten sonra geriye kalan bu mıntıka deri esnafının mekanı olmuş zamanla. Konyalı Ahmet usta da onlardan biri. Ketum haliyle mülakat yapmakta zorlansak da Ahmet usta giderek azalan ısmarlama ayakkabı işinde, ihtiyat hacı amcalara mest tipi ayakkabılar imal ederek rızkını temin ediyor. Kulak verelim... Ahmet Bulut from Mustafa Emin Büyükcoşkun on

Prolog 6: Agop Paluyan

Agop Paluyan. from Mustafa Emin Büyükcoşkun on Vimeo . Belgeseli çekerken karşılaştığımız en önemli hikayelerden birisi, eski İstanbul'da esnaf ve zanaat hayatını şekillendiren unsurların en başında gayrimüslimlerin geliyor oluşuydu. Hemen her meslek dalında başı çekenleri araştırdığımız çoğu zaman Ermeni, Rum, Yahudi, Süryani usta veya tüccarlarla karşılaştık. Bu karşılaşmalar aynı zaman, Türkiye'de "milli burjuvazi"nin nasıl üretildiğine, Cumhuriyet'in İstanbul başta olmak üzere, memleketi nasıl gayrimüslimlerden "arındırdığı"na, farklı etnisite ve inançların toplumsal ve ticari hayatta nasıl aktif roller oynadıklarına dair ilginç gözlemlere vesile oldu. Gedikpaşa'da ustalığa başlayan erken dönem kentsel dönüşüm politikalarıyla Demirkapı'da bir sanayi sitesine sürülen Agop usta bu sürgünle beraber Kapalıçarşı'daki Ermeni cemaatinden ve dolayısıyla has müşterilerinden de ırak düşer. İstanbul'da Ermenice klişe davetiye basabilen son

Prolog 5: Rabbani Usta

Rabbani Şaşmaz from Mustafa Emin Büyükcoşkun on Vimeo . Kalkandelen'li, Vefa Spor'un eski forveti, Kapalıçarşı'nın son sırma ustası Rabbani Şaşmaz. Hakkaten orjinal, nev-i şahsına münhasır bir adamdı. Onun Balkanlardan İstanbula, Vefaspor'dan Kapalıçarşıya uzanan hikayesi, 60'ların renkli toplumsal hayatından da bir fragman sayılır. Rabbani Usta 80'i aşkın yaşıyla hala çarşıda Astarcı handaki atelyesinde, sim sırma işlemeye devam ediyor...

Yaralı Bilincin Çilesi

Resim
Ayşe hanım fotografının çekilrmek istemezdi. Ben de hadsizlik edip çekmedim. Bu fotograf 2010 baharında, evine yaptığımız bir ziyarette çekildi. Bülent Oran'ın cam koleksiyonu, kadife koltuğu, derviş sikkesi, duvarda hat levhaları, devetabanı, plastik güller... Ayşe Şasa'dan bana kalan resimdir. Ayşe Şasa'yı ikinci kısa filmim Sardunya vesilesiyle ziyaret etmiştim. Kitaplarından gıyaben tanısam, da o zamana kadar tanışmak nasib olmamıştı. Murat Pay ile sıcak bir Ağustos günü, Gayrettepe'de çokkatlı bir apartmanın en üst katındaki dairesine, onun tabiriyle "kulenin tepesi"ne gitmiştik. Kafamdaki korsan CD hikayesini anlatmış, yarım yamalak canlanan aşk hikayesini nasıl çözebileceğimi filan sormuştum. Filmin plotunun sembolik izleğine dönüşen çiçek motifini öneren Ayşe hanımdır. Esasında siyah bir lale olacaktı. Fakat yazın yetişmediği öğrenince sanat yönetmenim Ayşe Gülsüm Özel sardunyayı önerdi. Filmin adı da böylece belli oldu. Hülasa Sardunya 'nın

Documentarist Notları-IV

Reem Ali'nin "Köpük" filmi 2000'lerin ikinci yarısında, yani Hakan Albayrak'ın birleşik Türkiye-Suriye haritasıyla goygoy yapıp, Erdoğan'ın Hamidiye çarşısında sevgi seline maruz kaldığı zamanlarda, Suriyeli muhalif bir çiftin yaşadığı kapatılmışlık hissiyatının izini sürüyor. Zihinsel engelli Muhammed bir bakıma Suriye toplumunun kafayı sıyırmak üzere haleti ruhiyesini temsil ediyor. Savra öncesindeki atmosfere dair hakiki bir portre sunuyor. Nidal Hassan'ın Dox.Lab tarafındna sipariş edilen bir atölye çalışması sonucunda ürettiği bu film, esasen bir yönetmenin film yapma sürecine dair bir tür günlük niteliğinde. Suriye'de namus cinayetleri ve kadınlık halleri üzerine bir ortakyapım üzerine çalışırken, 15 Mart 2011'de isyan patlak verir ve olaylar gelişir. İddialı başlığından anlaşılacağı üzere film çok şey söylemeye çalışırken pek azına muvaffak oluyor ve az çalışılmış sinematografisiyle, sadece anlattığı hikayenin meşruiyetine yaslanarak pe

Documentarist Notları-III

Michael Glawogger, kol emeği bitti devir beyaz yakalı devri teraneleri ayyuka çıkarken, dünyanın izbelerinden işçi sınıfının en altındakilere dair beş portre getiriyor perdeye. 16 mm coşkusuyla epik görüntüler ve inanılmaz güçlü imajlar. İyi bir perdede seyretmek lazım. "İki Şehir Bir Hapishane" Şam'da çocuk cezaevinde yapılan yaratıcı drama çalışmalarına katılan çocuk mahkumların anlatılarından ilginç kesitlerle bir kolaj yaratıyor. سورية : يوميات الزمن الحاضر Syria : Snapshots of History in the making from abou naddara on Vimeo . Seyrederken bana epey Bosna'yı çağrıştıran, demek ki savaşın ve kuşatmanın haleti ruhiyesini yansıtmayı, muhasara altındaki halkın hissiyatını aktarmayı beceren bir film bu. Bilhassa savaşın farklı kesim ve aktörlerini bir araya toparlamayı ve son kertede "konuşamayan" kahramanların sözlerinin bittiği anları iyi derleyen bir çatısı var. Etkileyici. Beppie (Johan van der Keuken, 1965) from Tlatoani Claudio on Vimeo

Documentarist Notları-II

Kieslowski'nin farklı yaşlarda bale yapan 7 kadının hikayesini anlattığı 7 günlük bir belgesel. Şiir. Mısır hakkında duymak istemeyeceğimiz herşey. Kahire'nin yoksul kenar mahallelerinde, gelecekleri ve geçimlerini sağlayacak herhangi bir şeyleri olmayan kadınların, para karşılığında Körfez'den gelen "talip"leriyle "urfi" evlilikleri yapmaktadırlar. Şia'daki "muta" nikahından farksız olan, kadın ticaretinin kitaba uydurulmuş bu halini Mısırlı kadınların yegane seçeneklerine dönüştüren bozuk düzene lanet okurken, bu arada İhvan'ın doktor-mühendiz tayfasının hangi önemli işlerler meşgul olduğunu da düşünmeden edemiyor insan. Mazlum ve mustazafların derdine derman olmaya talip değilseniz ne anladık Rabia'dan? Epeyce adından söz ettiren "Trans X İstanbul"u da festival vesilesiyle görme fırsatı buldum. Açıkçası meselesinin altından pek de iyi kalkamayan bir belgesel. Genel anlamıyla trans bireylerin toplumla kurdukları

Documentarist Notları-I

documentarist 7 yıllık üniversite maceramıza paralel büyüyen bir festival. her defasında final dönemine denk gelen, değil bünyesinde yer almak, filim seyretmeye dahil vakit bulamadığımız talihsiz festivallerden biri. neyse ki son yıllarımızda seyrelen yoğunlukla beraber festival bünyesinde bizim de tuzumuz oldu. altyazı operatörlüğü yaparak günler boyunca filmlerle hemhal olmak güzel bir tecrübe. festival bu yıl da mütevazi ve mahdut koşullarda filimler gösteriyor, filimcilerle filimseverleri bir araya getiriyor, hikayeleri ve hissiyatları müşterek kılmaya kapı açıyor, iyi de ediyor. "Kötü bir Rüyadan Uyanmak" meme kanserine yakalan kadınların, hastalıkla mücadele hikayelerine odaklanan, duru bir üslupla dramatikleşmeden kadınlık halleri anlatan çok temiz bir film. Hastalık ve şifa gibi çetrefilli ve derin insani mevzulara dair etkileyici kesitler sunan film, kadın olmanın ne idüğüne dair da çok ince detaylar yakalıyor. Bilhassa genç çiftler için ibretlik, izlenesi.

Prolog 4 Hüsamettin Yivlik

Hüsamettin Yivlik ile yaptığımız röportaj bu belgeselin en zengin görüşmelerinden biriydi. Çemberlitaş'taki Karababa Tekkesi'nin son Ahmet Sadık Yivlik'in oğlu olan Hüsamettin Usta, kıl testere ile sedef ve gümüş kakma sanatının önde gelen zanaatkarları arasında sayılıyor. Melami meşrebi, olanca mütevaziliği ve engin sohbetiyle Hüsamettin Yivlik geleneksel sanat ve zanaatların nasıl bir siyasal ve toplumsa hayatın ürünü olduğunu da bize hatırlatmış oldu. Üretim biçimi ve ilişkilerinin dünya tasavvurumuzla ilişkisin, medeniyet denilen şeyin fantazmalarla değil tam da bu üretim ve yaşam pratikleriyle vücuda geldiğini hatırlatan bir mülakat oldu. Uzun ve eksiksiz versiyonunu yayınlamak vacib sayılır. Hüsamettin Yivlik from Mustafa Emin Büyükcoşkun on Vimeo .

Prolog 3: Broker Ayfer

Tüm bu "eski" esnaf ve zanaatkar taifesi arasında bir brokerın hikayesini anlatmak garip olsa gerek. Ne var ki Borsa Uzmanları Derneği Başkanı Ayfer Çor, kariyerine 90'lı yıllarda başlamış beyaz yakalı bir işçi olarak, bildiğimiz ışıltılı plaza anlatılarının dışında çok başka bir hikaye anlatıyor. Kapitalizme dair bildiklerimizin en klişe, karikatür temsili olan borsayı yapan, ayakta tutan hikayesi bu aynı zamanda. Hiç beklemediğimiz kadar insani, hatta yer yer nostaljik bir anlatısı var Çor'un. Tam da bunun için Hanlardan Plazalara yaptığımız yolculuğun finans bölümünde kendine bir yer buldu. Bir kulak verelim derim. Broker Ayfer from Mustafa Emin Büyükcoşkun on Vimeo .

Prolog 2: Çaycı Sabahattin

Belgeselin ikinci bölümünün prologu olan Sabahattin Usta, Kapalıçarşı'da Zincirli Han'da mukim, şen şakrak, arı gibi çalışan Erzincanlı bir amca. Türk çayından pek hazzetmeyen benim hayatımda içtiğim en iyi çayı demleyen, fevkalade Türk kahvesi yapan -işinin ehlileri gibi o da Nuri Toplar'dan alıyormuş kahveyi- hususen zahter de demleyen, civardaki kuyum-döviz esnafının hürmet ettiği bir çaycı Sabahattin Usta. Bize hanın henüz yerleşime açık halini aktarırken, çarşının değişen esnaf ve ticaret hayatıyla alakalı da ilginç bilgiler verdi. Sabahattin amcaya gidin ve bir çayını için. Çaycı Sabahattin from Mustafa Emin Büyükcoşkun on Vimeo .

Prolog 1: Temizlikçi Niyazi

Hanlardan Plazalara'yı çekerken, müşteri talepleriyle kendi estetik kaygılarımız arasındaki müzakere, 26 dakikalık programın ilk üç dakikasına koyduğumuz prologlarla sonuçlandı. Programın ilk bölümünün prologu olan Niyazi, Antepli bir taşeron temizlik işçisi. Gece gündüz milletin pisliğini temizleyen bir insan. Bir yandan çalıştığı mekana hayranlık duyarken, bir yandan da müşterilerle arasındaki muazzam sınıf farkına isyan eden, haysiyeti ayaklar altına alındıkça, onun tabiriyle "fors" atıldıkça öfkelenen bir abi. Türkiye'nin son oniki yılda yaşadığı gelişimi, gerçekleşen kalkınma hamlesini taltif etmemiz beklenen bir formatta programı Niyazi'yle açmak şüphesiz ideolojik bir tercihti. Saraylar yükselirken iştihamlı kapılarına değil, kimlerin sırtında kimlerin kanıyla yükseldiklerine bakmayı yeğleyen bizler için bu iş, hayata bakışımızı yansıtmayı ahlaki bir ödev saydığımız bir projeydi. Umulur ki mahcup olmayız... Niyazi Polat from Mustafa Emin Büyükcoşkun o