Kayıtlar

Mart, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

gunesli pazar*

Resim
90'larin hayaleti bizleri cagiriyor... dediydik. hayalet can almaya devam ediyor. dusunuyorum. gunesli bir pazar sabahinda ne istiyordu devlet arnavutkoy'lu haci abiden. haci abi ne isterdi devletinden? fehim tune devlet akli fehme kadir degil, siddete muktedir. karagumrukte, vanli bir cocugu linc etmisler. firat ercis'liymis. tevellut 97'. kalles tekmelerin, kancik bir bicagin hedefi oldu. bizim mahallede. insan bir tuhaf oluyor. devlet kan istiyor. 90'lari istiyor. barismak, hesaplasmak falan da istemiyor. acaba biz de nurcular gibi dusunsek 'ama germeselerdi' desek, kurtler gerilmekten vazgecseler bu isler cozulur mu? bazan hakkaten merak ediyorum bunu. sonra bizimkilere bakiyorum. insanin ne kadar geri adim atabilecegine, geriye dogru ne kadar 'ilerleyebilecegine' felan bakiyorum. hesap-kitap tutmuyor pek. ne yani, newroz kutlansaydi bu pazar hakkaten stratejik derinligimiz, milli birlik ve beraberligimiz yara mi alirdi? almazdi ya, devletin cani

festival listesi

11 ayın sultanı geldi, adeti üzre festival listemizi koyalım. muhtemelen pek çoğuna gitmek nasib olmayacak ama yine de bir fikir verir. Simurg : ölüm oruçları hakkında, yarı kurmaca bir film. adanada ödül aldıydı, her zaman imkan olmaz. görmek lazım. Ömer Beni Öldürmek: 90'larda fransada epey tartışma konusu olan bir göçmen davası. elemanın avukatı da jacques verges idi. epeyi efsane bir dava. filmi de umarım öyledir. Şimdiki Zaman : bu yıl epey türk filmi görcez festivalde. ama belmin söylemezden bayağı ümitliyiz. Ferahfeza: senaryosunu okuduydum. biraz köprüdekiler kafası. alt sınıf hikayeleri. ilginç olacak gibi. Yurt: reisin filmini merakla bekliyorduk, nihayet. Ana Dilim Nerede? : epeyi ve sade bir insan hikayesi. iki dil bir bavul ekolü. göreceğiz. Ben Uçtum Sen Kaldın: filmin seçkiye girmesi biraz kolpadan ama hikaye fena değil. özayın hatırına göreceğiz bakalım. prömiyeri istanbul özel yetkili cumhuriyet savcılığında KCK dosyasında yapıldı. Karaman: hikaye biraz entere

felahçilar*

* bu yazidaki kisiler ve olaylar tamamen hayal urunudur. felahcilar tembel adamlar. tembellikleri konformizmlerinden menkul. tas ustune tas koymaktan, tas atip da kollarini yormaktan acizler. acizle zira fail degiller. fail olmaza talip degiller. ozne olmakla dertlenmemisler. ozne olmakligin derdini, tasasini, sikintisini cekmemisler. felahcilar tembeller, zira bir meseleyi cozmek icin caba gostermiyorlar. okumaya, aramaya, degmeye, bakmaya, eylemeye inanmiyorlar. repertuarlarinda eylemlilik yok. kaybedecek seyleri cok. kaybetmek istemediklerinden denemiyorlar. yenilmek istemiyorlar. yenilgiden kaciyorlar. cok akillilar. akillari onlari risk almaktan koruyor. korunuyorlar ve koruyacak bir seyleri kalmiyor eninde sonunda. felahcilar idrakten biganeler. zira tum epistemeleri kanaat ekonomisine dayaniyor. kanaatleri var ama bilgileri yok. yasanmisliktan ve tecrubeden azadeler. ceremesini cektikleri, cehd ettikleri, tanik olduklari bir bilgileri yok. sadece kanaatleri var. kuruntul

geçiş

üniversite için ertelenmiş ergenlik tabirini kullanırım. LGS, ÖSS derken bir türlü yaşanamamış, bünyeden atılamamış ergenliğin hazlarının, arzularının, çatışmalarının, dertlerinin yaşandığı, hissedildiği bir zaman, dönem üniversite. bunun üzerine, bir de üniversite boyunca ertelenen toplumsal sorumluluklar, evlilik-iş-askerlik gibi muhteşem bir üçgen eklenince ertelemenin faizi, kaçışını ivmesi epeyi artıyor. sonucu bir türlü bitmeyen bir mezuniyet, kangren bir final dönemi. fatiyle konuşurken bugün geçiş dönemi dedi. ama bu aslında geçip gitmeyen, akmak bilmeyen, bilakis statik bir halet-i ruhiyeyi imliyor. peşimizden gelen bir hayalet gibi hüznü ve kasveti içimize çöreklenen, her sınav gecesini şafaksız bir zifire döndüren bir hal bu. yüzleşmekten, hesaplaşmaktan, çatışmaktan kaçınmak bir tür orta-sınıf hastalığı olsa gerek. üniversite de öyle bir yer galiba. insana orta sınıf olmayı, olamazsan da onu arzulamayı öğretiyor. konformizmine bir kaptırdın mı borcunu ertelemeyi, bedelini

kara kara çarşaflar

Resim