geçiş

üniversite için ertelenmiş ergenlik tabirini kullanırım. LGS, ÖSS derken bir türlü yaşanamamış, bünyeden atılamamış ergenliğin hazlarının, arzularının, çatışmalarının, dertlerinin yaşandığı, hissedildiği bir zaman, dönem üniversite. bunun üzerine, bir de üniversite boyunca ertelenen toplumsal sorumluluklar, evlilik-iş-askerlik gibi muhteşem bir üçgen eklenince ertelemenin faizi, kaçışını ivmesi epeyi artıyor. sonucu bir türlü bitmeyen bir mezuniyet, kangren bir final dönemi.

fatiyle konuşurken bugün geçiş dönemi dedi. ama bu aslında geçip gitmeyen, akmak bilmeyen, bilakis statik bir halet-i ruhiyeyi imliyor. peşimizden gelen bir hayalet gibi hüznü ve kasveti içimize çöreklenen, her sınav gecesini şafaksız bir zifire döndüren bir hal bu.

yüzleşmekten, hesaplaşmaktan, çatışmaktan kaçınmak bir tür orta-sınıf hastalığı olsa gerek. üniversite de öyle bir yer galiba. insana orta sınıf olmayı, olamazsan da onu arzulamayı öğretiyor. konformizmine bir kaptırdın mı borcunu ertelemeyi, bedelini ödemekten kaçınmayı öğreniyorsun. faiziyle geliyor zaten, bir daha yakayı kurtarmak ne mümkün.

on sene önce yaptığım tartışmaları, on senedir kinini güttüğüm kavgaları, ceremesini çektiğim tartışmaları hatırladım bu akşam. büyürken sorulmaya başlanan soruları, gelişen tartışmaları ve hiç bir zaman cevaplanmayan cevapları hatırladım. yüzleşilmeyen, hasıraltı edilen hesapları, hesapsız hesaplaşmaları anımsadım. muhabbetsiz dostlukları andım.

yeni evli bir çiftin aynı ruhsuzlukla parlayan saten duvarlarına, beyaz tasarruflu ampullerin iç karartan ışığına, henüz eprimemiş kadife koltuklara baktım. yetişkin bir insan olmanın verdiği korkuları, hayatın ölümlülüğünü ilk defa duymanın ürpertisini hissettim. onun tedirginliğini, tekinsizliğini gördüm yüzlerde.

geçiş dönemi sanırsam aynı umursamazlıkla biteviye tekrarlanan napıyosun? sorusuna dünyanın en sefil, en ruhsuz, en öznesiz tonuyla verilen okul yanıtı. okul geçmiyor, bitmiyor, üstümüzden kalkmıyor. öğrenilememiş yetişkinliğin tekinsizliği, bitmemiş ergenliğin tedirginliği bir lanet gibi biteviye üzerimizde dolaşıyor.

üstüne ekleyecek bir cümlem daha yok. ama derdim var. işte Senin Hikayen bu merama dair bir film olma niyetiyle yazılıyor. bu öfkenin, bu hesabın, bu lanetin filmi olacak.

inşallah

Yorumlar

Adsız dedi ki…
insallah.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eylül

Hakikati söylemek, toplumu savunmak

düğün ve nikahlara neden icabet etmiyorum