Kayıtlar

Aralık, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Otello Monolog

Othello Monologue by Mustafa Emin Büyükcoşkun William Shakespeare'in Othello monologundan... 'Unutma Beni Istanbul'da Aida Begic'in 'Otel(o)' adli kisa filminin prologu icin Mustafa Emin Buyukcoskun tarafindan okundu... Nedeni ruhum aklımdan çıkmamalı nedeni, Siz, el değmemiş yıldızlar söyletmeyin beni! Nedeni önemli ama kanını akıtmayacağım yine de, Yara izi bırakmayacağım onun o kardan beyaz cildinde, O ak mermerden yapılmış heykeller kadar pürüzsüz teninde. Ama ölmeli, yoksa baştan çıkarır daha başka erkekleri. Işık sönsün, sonra da sönsün ışığı. Sizi söndürürsem ey alev hizmetkarlar, Pişman olduğumda eski ışığınızı yeniden verebilirim size, Ama sen, ey eşsiz doğanın en hünerli örneği, Bir kez söndü mü senin ışığın, Nerede bulunur onu yeniden tutuşturacak Promethus ateşi? Gülünü kopardıktan sonra onu canlandıramam bir daha, Solup gider, fidanın üzerindeyken koklamalıyım onu.

Prvo Smrtvo Iskustvo

Resim

buyuk siyasete karsi halklarin cigligi

suriye meselesinde, islamci siyasetin iyi kotu radikal taraflarinda duran kesimler (haksoz, ihh, akabe, malatya ekibi vs.) bayagi bir suriye intifadasinin bayraktarligini yaptilar. tabii konsolosluk onu eylemleri tukenip is artik buyuk pazarliga gelince, olu sayisi da katliamdan istatistige donusunce isler cigirindan cikti. birbirini yezidlikle suclayani mi ararsin, esad'i antiemperyalizmin sancaktari ilan edeni mi? atasoy muftuoglu, ortamlarin romantik islamcisi, ummeti soylemiyle sapla samani hayirla seri birbirine karistirmakta pek usta, 'allahuekber diyen adam' hakan albayrak'in 'misirdaki olaylara devrim diyemeyen salaktir' lafina binaen 'ben salagim' oyleyse demisti. hakan herzamanki gibi super romantik indirgemeciligiyle meseleyi epiklestirirken atasoy abi ufacik burosunda, simitla cay esliginde sakin sakin konusmada idi. elestirelligi dustur edinmis, abisi olmamis, abisine biat etmemis biri olarak tabii ki atasoy amcaya kulak vermek boynumuzun bo

punk

Resim

Boğaziçi Starbucks'ta Şenlik Var!: Starbucks "çalışanları"nın bizim hakkımızdaki notl...

Boğaziçi Starbucks'ta Şenlik Var!: Starbucks "çalışanları"nın bizim hakkımızdaki notl... : Biz toplantı alırken Starbucks da not tutmuş. "Tarafsız" Starbucks herhalde misafirlerini daha yakından tanımak istedi. cocuklar isgal bloguna koymuslar, inanilmaz bi malzeme. yani metinde yeni bisey ama butun olup biteni 'mis'li gecmis zamandan duymak, onun verdigi tedirginlik, kriminal pus falan bir garip enteresan, gece gece kafami acti...

ranciere

Rancière book launch Octavo from Solange de Boer on Vimeo . Book launch by Octavo Publicaties on 23 September 2010 at the EYE Film Institute Amsterdam in Amsterdam, presenting the Dutch translation of "The future of the image" (De toekomst van het beeld) and "Film fables" (De fabel van de film). Speakers: Jacques Rancière and Oliver Davis. haciyi

sarajevo i snijeg

Resim
mejtas , a photo by orta format on Flickr. sehre kar coktu, hertaraf bembeyaz. yeryuzunde karin bu kadar yakistigi baska bir sehir yok bence.

tombstones

Resim
tombstones , a photo by orta format on Flickr. sarajevo i snijeg

seyma ozcana ozguruk

Resim

Şeyma Özcan'a özgürlük imza kampanyası.

Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü ikinci sını f öğrencisi arkadaşımız Şeyma Özcan 6 Aralık salı sabahı saat altı sularında kaldığı öğrenci evine yapılan baskın sonucu gözaltına alındı. Yasal bir gazetede staj yapmak üzere başvuruda bulunduğu için Devrimci Karargah davası ile ilişkilendirilerek 9 Aralık tarihinde tutuklandı ve Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi'ne götürüldü. Bu olay bize hiç bir üniversite öğrencisinin keyfi tutuklamalardan muaf olmadığını gösterdi. Ders kitaplarımızın, staj başvurularımızın suç delili sayıldığı bu ortamda Şeyma'nın tutuklu bizimse hala okulda olmamızın şans eseri olduğunun farkındayız. Yapılan haksız tutuklamalar sonlanıncaya kadar arkadaşımızın yanındayız, davasının takipçisiyiz. Şeyma Özcan yalnız değildir! Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü Öğrencileri http://www.ipetitions.com/petition/seyma-oezcana-oezguerluk/

kis gunesi

kis gunesi garip birsey, burada bir kere daha fark ettim. biraz kuzey'e veya kara'ya mahsus birsey herhal. benim icin disarisiyla ozdeslesmi, memlekette pek olmuyor. van'da ve diyarbekir'de de hissetmistim gerci istanbulda gunes cikti mi zaten bahar gelmis oluyor. kusluk vakti hissettiriyor kendini, omru hepi topu 4-5 saat. ikindide de usulca cekiliyor. genelde isitmiyor, ama iste parka yerine bir mont giydirecek kadar heyecanlandirabiliyor. tabi gunes gidince mi, ruya cabuk sona eriyor. kis gunesini umitle, umutla eslestirmem zor. o kadar romantize edecek takatim yok. ama bir an parlayan, biraz isiltan birsey. daimi pesimizmimizin karanliginda bir anlik optimasyon belki. su birkac gunun heyecani olan isgal deneyiminin gurbet ellerde hissetirdikleriyle ust uste dusununce biraz daha enteresan bir hal aliyor acikcasi. cuma'ya bizim ofisten hep duydugum, gayet sade, bilali bir uslupla okunan ezanin kaynagina gittim. karsi tepede, savastan sonra yapilmis, iki katli, dik

olay yeri

bogazicinde isgal alanindna gencler teskilati kurmuslar, iyi kotu ses soluk duymak mumkun bin selam Watch live streaming video from revoltistanbul at livestream.com

sembol siyasetinin dayanilmaz hafifligi

Resim
esbaskan hisardan haberi mustulayinca gecenin bi yarisi aldi bir telas. allem ettik kallem ettik bi laptop bulusturduk, ofise gidip teskilati kurduk. skype bizim bilgisayarin komplosuna maruz kaldi, benim de gecenin ayazinda saraybosna sokaklarini arsinlarken dusunduklerim kursagimda. sicagi sicagina olmasa da biraz da internet yorumlarindan da hareketle bi kusayim istedim. acikcasi ilk duydugumda pek hazzettigim bi eylem fikri degildi bu. zira sembol siyaseti bana cikissiz gelen, biraz de bezdigim yoruldugum bir strateji. okulda yaptigim ilk siyasal eylem, ortaokuldayken cenin katliami zamaniydi, millete boykot bildirileri dagitmakti. Seattle 99' DTO protestolari ve II. intifada sureciyle kuresel muhalefetin eylem repertuarinda tekrar hatirlanan boykot meselesi bu sefer daha bir 'tuketici davranisi' formuyla siyasal aktivizmin ajandasinda yerini aldi. tabii meselenin bir tuketici davranici, tuketim tercihi konumunda yer alisi insanin nefsine degdigi olcude meseleyi ziyade