Kayıtlar

Ocak, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

dergah roportaji

Resim
genco bir aydir ortaligi velveleye veriyor 'vay sen ismail kara'nin dergisine nasil roportaj verirsin' deyu. ortaligi daha fazla manipule etmemek icin isin aslini ortaya dokelim dedik. saka bir yana mustafa kutlu amcamizin hususi istegiyle, ihsan hoca da rica edince biz de kirmadik uc-bes kelam ukelalik ettik. yayinlanmasi da epeyi vakit aldi. duydugum kadariyla da tepkiler de orta sekerliymis, sukur. buradan da umuma acmis olalim, gun gelir hesabini sorar, kafamiza vurursunuz. mevzular 90'lardan bu yana 'yeni turkiye sinemasi' ve etrafinda donen teorik-pratik meseleler uzerinedir. buradan da tamamina erismek mumkun

saclarin ne renk marija?

Resim
"saclarin ne renk nurhan?" basucu kitabimiz mizraksiz ilmihal'den, ilhan'in nurhan'a muhabbetini acik ederken, icinden kopan bir cumle. tesetturun altinda zirhlanan guzelligin, sakli olanin estetiginin romantize bir disavurumu bir yandan. arzulanan ortulu bir bedense, onun sirri da sacta cisimlesiyor belki de. onun icin musluman oteki cinse dair fantezisini da sac uzerinden okumak mumkun olur. tabi bu imaniyla nefsi arasindaki savasi surdurmeye iddiasi olan bir kusaga dair. kafamdaki ikinci fragmansa 97' capa tip fakultesi, muhtemelen patoloji kursusunde kitle dersi finali. cevikler kapiya barikat kurmus, ablanin biri yaklasiyor, yuzu al al. birden cekip cikariyor basortusunu, naylon kumasin altinda terlemis, alelacele yapilmis topuzu dokuluyor omzuna. arkadaslari canhiras bir cabayla yarim yamalak basortusunu tekrar ortmeye calisiyorlar. o ise bagiriyor, 'yeter artik...bunu mu istiyorsunuz...alin iste' diye... kizlar arkadan ciglik ciglig

kitapcilar

Resim
iyi kotu kultur endustrisiyle tanisikligimdan, bir musterisi/ureticisi olmaya baslamaktan bu yana kitapci gezmeyi daha bir sever oldum. tabii bu arada beyaz saray'in tabanlari tahta, floresanla aydinlanan, suntadan tavana uzanan raflarla kapli, DMO mali masalarla ucuz kahve sandalyelerinde oturulan kitapcilarindan; beyoglu'nun parlak isikli, tasarlanmis, yabanci yayinlari bunyesinde barindiran kitapcilarina terfi ettik. sanirim bu terfi, biraz da kolonyal bir refleksin belki bir tur kompleksin de bir tur uzantisiydi. sonuc itibariyle pek de 'bizim' dunyamiza ait olmayan bu kitapcilar pek de dinden cikmadan 'baska' zevkleri tadabilecegim, hosnut olabilecegim, zevk alabilecegim mekanlardi. bir sekilde 'bizim' yahut 'batililarin' ilminden istifade edilebilecek yerler iste kitapcilar. herhalde bunun icin de herseye ragmen beyoglu'nda hala kitapcilari gezmekten, kitap bakmaktan, koklamaktan, satin almaktan hoslaniyorum. iste aylar sonra tekrar ca

ulrikem

Resim
liseliydim. hazirlik sinifi, beyoglu sinemasi diye bir yer var. boyle entel-dantel filmler gosteriyo, eurimages destekli, bizim de sinemaya adimimizi attigimiz mekandir yani. neyse o hikayeyi baska zaman gireriz uzatmayalim. bir filmden cikmisim, kalabalik akiyor istiklalde ama ben halep pasaji'nin esiginde oylece kalakalmisim. kulaklarim ugulduyor, basim zonkluyor, 'quo vadis?' falan diyorum. 'baader' christopher roth'un 2001 yapimi filmi, RAF'in kurulus ve ilk eylemlilik donemi uzerine, biraz da surreel bir tonda yapilmis bir calismaydi. evvelce valide'nin anlatilarindan ve onun bahsettigi, orgutun merkez kadrosunun tutsaklik ve yargi surecini anlatan, Reinhard Hauff'un 86' yapimi 'Stammheim' filminden duymustum 'Baader'i. fakat perdede hikayeye taniklik edince adeta buyulenmistim, tum o kurgusal tona ragmen. filmden sonra aylarca jenerik soundtracki olan can'in 'sing swan song'unu dinlediydim. sonrasinda serde de al

Ali Seriati'nin Duasi...

Resim
amin...

haram olsun!

ulan mahallenin icine ettiler, milleti surgun ettiler, mimariyi perisan ettiler bunun hesabi yaniniza kalir mi lan... "Nerede yaşarsan yaşa!"/"Don't care where you live!" from Nejla Osseiran on Vimeo .