kitapcilar



iyi kotu kultur endustrisiyle tanisikligimdan, bir musterisi/ureticisi olmaya baslamaktan bu yana kitapci gezmeyi daha bir sever oldum. tabii bu arada beyaz saray'in tabanlari tahta, floresanla aydinlanan, suntadan tavana uzanan raflarla kapli, DMO mali masalarla ucuz kahve sandalyelerinde oturulan kitapcilarindan; beyoglu'nun parlak isikli, tasarlanmis, yabanci yayinlari bunyesinde barindiran kitapcilarina terfi ettik.

sanirim bu terfi, biraz da kolonyal bir refleksin belki bir tur kompleksin de bir tur uzantisiydi. sonuc itibariyle pek de 'bizim' dunyamiza ait olmayan bu kitapcilar pek de dinden cikmadan 'baska' zevkleri tadabilecegim, hosnut olabilecegim, zevk alabilecegim mekanlardi. bir sekilde 'bizim' yahut 'batililarin' ilminden istifade edilebilecek yerler iste kitapcilar.

herhalde bunun icin de herseye ragmen beyoglu'nda hala kitapcilari gezmekten, kitap bakmaktan, koklamaktan, satin almaktan hoslaniyorum. iste aylar sonra tekrar caddeye ciktigimda da, gunun sonunda meydandan otobuse binerken, memlekete geldigimden bu yana ilk defa beliran o hosnut hissiyatin herhalde sebebi bu olsa gerek. o hissiyatin pesindeyiz iste...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eylül

Hakikati söylemek, toplumu savunmak

düğün ve nikahlara neden icabet etmiyorum