Documentarist Notları-II
Kieslowski'nin farklı yaşlarda bale yapan 7 kadının hikayesini anlattığı 7 günlük bir belgesel. Şiir.
Mısır hakkında duymak istemeyeceğimiz herşey. Kahire'nin yoksul kenar mahallelerinde, gelecekleri ve geçimlerini sağlayacak herhangi bir şeyleri olmayan kadınların, para karşılığında Körfez'den gelen "talip"leriyle "urfi" evlilikleri yapmaktadırlar. Şia'daki "muta" nikahından farksız olan, kadın ticaretinin kitaba uydurulmuş bu halini Mısırlı kadınların yegane seçeneklerine dönüştüren bozuk düzene lanet okurken, bu arada İhvan'ın doktor-mühendiz tayfasının hangi önemli işlerler meşgul olduğunu da düşünmeden edemiyor insan. Mazlum ve mustazafların derdine derman olmaya talip değilseniz ne anladık Rabia'dan?
Epeyce adından söz ettiren "Trans X İstanbul"u da festival vesilesiyle görme fırsatı buldum. Açıkçası meselesinin altından pek de iyi kalkamayan bir belgesel. Genel anlamıyla trans bireylerin toplumla kurdukları ilişkiyi, mekan ve "ev" meselesi üzerinden tartışarak fena olmayan bir nesnel/pratik hatta çeken filmin savruk yapısı bu hissiyatı zayıflatıyor kimi zaman. Öte yandan transların yaşadıkları derin korku ve izolasyonu belgemelesi açısından da ibretlik. Oturup düşünmek gerekiyor.
Polonya belgesel okulunun gündelik hayatı ustaca çerçeveleyen, sıradan hakikatlerden kurmaca hikayeler üreten, insanlık durumlarını sabırla işleyen çok iyi bir örneği. İnsan hayret ediyor.
Filmin yönetmeni ise bir sonraki filimde seyredeceğiniz Marcel Łoziński.
"Baba ve Oğul" Marcel Łoziński ile oğlu Pawel'in beraber çektikleri bir yol filmi, filmin kahramanları ise birbirlerinin kamerasından kendileri. Aile, hafıza ve kimliğe dair cesur bir yüzleşmeyi merkezine alan film yolculuk ilerledikçe, karakterlerin birbirlerine dair söyleyemedikleri dile geldikçe, yılların biriktirdikleri döküldükçe bambaşka bir hal alıyor. Hikayesini olağanüstü bir dürüstlükle anlatmayı başaran filmin bu versiyonu, baba Marcel'in kavga edip küsmesiyle oğul Pawel tarafından kurgulanarak tamamlanmış. Bir de Marcel ustanın versiyonunu seyretmek farz oldu. Tüm baba ve oğullar seyretmeli, Çağan Irmak da görsün.
PADUREA ET CA MUNTELE, VEZI? Trailer from Lena Hatebur on Vimeo.
Dev film! Christian Schmidt ablayla Didier Guillain abi Romanya dağlarında artiz artiz gezerken Sfântu Gheorghe kırsalında Lingurar ailesine musafir olur, hatta çocuklarına vaftiz babası ve annesi olurlar. Film yıllar sonra aynı köyde dört mevsim boyunca takip ettikleri ailenin öyküsüne dayanıyor. İFF'den hatırlayacağımız Cousin Jules tadında, voyeurist bir antropolojizmden uzak, elle renklendirilmiş yüzyıl başı fotograflarını anımsatan görsel estetiği ve olağanca yalın yaklaşımıyla filim arı duru bir şiir. Şapka çıkarıyoruz.
Yorumlar