Akif Abi
Yas, son yıllarda kafa yorduğum, ağırlığını hissetiğim duyguların en başında geliyor. Hicret ise y eni yeni alışmaya çalıştığım bir halet-i ruhiye. Akif abi'nin ölüm haberini de gene evden çok uzakta, bir yolculuğun orta yerinde, bir sabah aldım apansızın. Fakat geri dönmek için artık çok geçti. Gidenlerin ardından şehadet etmek geride kalanlara, yani gitmekten aciz olanlara düşer hep. Omuzları çürüten, nefesi daraltan, zihni tarumar eden bir yük. Ashab sefere çıkarken Hz. Peygamber geride duran birkaç kimseyi kast ederek kimilerini de geride durması gerektiğini buyurur. Zira gidenleri hatırlamak ve hatırlatmak onların ödevi olacaktır. Kayıt düşmek de seferin bir parçasıdır. Benim için de Akif abinin vefatı, hem sembolik hem de fiili anlamda islamcılığın ölümü demek. Zira o benim nazarımda, kelimeni n tam ve tahrif edilmemiş manasıyla bir İslamcı idi ve maalesef de neslinin son temsilcisi, türünün son numunesiydi. Arkasından yazılıp çizilenlerde hakim...