dindar ve iktidar

buradan memleket mi farkli gozukuyor, yoksa fark cografi mesafe tartismasinin sonucu mu, bilemiyorum. ama bir sekilde burada oldugum vakitler, memleketteki hikayeler, islamciligin seyri falan daha bir kafami kurcalamaya basliyor. hallerden hallere daliyorum, cozumlemelere girisiyorum, hayalkirikliklarimla yuzlesiyorum. falan filan.

tayyib'in 'dindar bir nesil yetistirecegiz' cikisi epeyi garipti. iyi kotu cumhurbaskanligi seciminden bu yana epeyi erbakanlasan dilinden bir inci diyebiliriz. 28 subat, turkiyeli muslumanlarin mevcut sistemde ozne olmaya, pastadan pay almaya, merkeze oynamaya, muktedir olmaya dair talep, iddia ve iradelerine bir yanit olarak kurgulanmisti. tartismasini da sekuler dunyanin en birinci projesi olan egitim uzerinden yuruttu. sembol siyaseti basortusuyle isledi. onbes sene sonra tayyib'in rovansi dindar bir nesil yetistirme iddiasiyla alisi da insana sorduruyor tabii. bin yil mi, onbes yil mi?

akp ilk iktidara geldigi zaman, iyi-kotu bu AB uyum surecinin agir bastigi 2002-2007 arasina tekabul ediyor ozellikle basortusu tartismalarinda 'iktidar oldular ama muktedir olamadilar' lafzini cok kullandigimi hatirliyorum. hukumetin 'bisey yapmamasini' boylece ozetliyor, 'hele bi durun'cu muhafazakar cepheyi guya boyle koseye sikistiriyorduk. piyasada irtica tartismasi da yoktu pek, isler tikirindaydi. sonra nolduysa bu cumhurbaskanligi secimleri isin suyunu cikardi.
ortalik toz duman, cumhuriyet mitingleri, gerildik de gerildik, epeyi hikaye dondu. darbe planlari felan masallah, pasalar epey fantezilere kosmus. sonra nolduysa bizimkilerin bi dili acildi, sakimaya basladilar. elleri de bollasti, comertlestiler icratta. anlamadik gitti.

simdi donup bakince icraatla belagat arasindaki 'fark' meselesi ayan beyan kendini kuruyor aslinda. bizimkilerin iktidari kendinden menkul degil, bahsedilmis, hesabi odenmemis bir nimet. dun iktidarsizlikla terbiye olunan, simdi ise iktidarla imtihan olunan bir fenomenle karsi karsiyayiz. dolayisiyla dun 'muktedir' olmadiklari icin yapamadiklariyla, bugun 'iktidar'i ellerinde tuttuklari icin yapabildikleri ayni seyler, ama bunlarla iliskilerinde bir degisiklikleri yok.

isin dibi gelip aslinda bir tur faillik hikayesine gelip dayaniyor. akp sonucta 'gomlegi cikararak' yola cikmis bir fenomen. bu saatten sonra da kukuletali maslahi gecirip kafaya sarik baglayacak hali yok. oyleyse ne is n'ayak diyesi geliyor insanin.

rovans psikolojik olarak bu yanitini veriyor sanirim. ortada islami kimlik, nizam, hayat namina devasa fantaziden baska bir 'sey' kalmamisken, Asim'in nesli heyecani guzel bir gaz tabii. ya da mesela iki gun sonra ayni tartismada ihsan eliaciga cevaben (bu adam da koca basbakani bile rahatsiz ediyosa biraz sanirim lafinin degdigi yer var sanki) 'biz zenginligin tek bir elde toplanmasina musade etmedik' diye baya ayet falan referansi epey insani dusuncelere gark ediyor.

memlekete seriat mi geliyor, diye oturup soruyorum kendime. hakkaten iyiye mi gidiyoruz, hakkaten hep dis mihraklarin oyunu mu, hakkaten hakkaten diye cinliyor boyle kulagim. sonra tabi 'ama'lar, 'iste'ler felan gelmeye basliyor dizi dizi. erdoganin dindarlikla kasdi 'musluman' bir nesil degil mesela. islami kimlik, islami nizam, islami hayat gibi gundemleri de yok. hem muhafazakar hem demokrat olacak diyor. ikisi bir araya nasil gelecek, neyle mundemic olacak on senedir anlayamadik ya, neyse.

peki islam olmadan 'dindar'lik neye yarar. onu da soyluyor zaten tayyib reis, tinerci olmaz, itaatkar olur, entegre olur, degerlerine sahip cikar, falan filan. alija izzetbegovic 71'de tam da buna mukabil yazmis zaten, musluman degil tebaa yetistirmek istiyorsunuz diyor ve ekliyor; bizimle her turlu iktidara ne mutlu!

mesele de tam bu zaten herhalde, iktidara karsi degil onu yeniden ureten, onunle tekrar dogan, mesrulastiran bir kafa. tabii iyiliklere guzelliklere yelken acan bir yani da var ki paylastikca artan tat olarak pasif devrim gibi bir sureci de orgutluyor. tayyib islami iktidarin hizmetine sunuyor. pinar ogunc yasin duraktan 'emegin tevekkulu'nu alintilamis, biraz sacmalamis haliyle ama yalan da degil. dindarane perpektifin karsilik geldigi yer idris naim sahin modeli bir ontolijiyse basa gelen cekilir demekten baska care yok gibi.

resmi iyice kararttik yine, icinden cikilir gibi degil. su sogugun karin, bedeli sehit kaniyla tastamam odenmis su mahallenin yuzu suyu hurmetine, karsi tepede medfun bilge krala baglanalim madem;

...tevazudan çok şeref ve haysiyet, teslimiyetçilikten çok cesaret, merhametten çok adalet hakkında konuşsunlar. kendi yolundan gidecek ve bunun için kimseden izin istemeyecek şeref sahibi bir nesil yetiştirsinler.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eylül

Hakikati söylemek, toplumu savunmak

düğün ve nikahlara neden icabet etmiyorum