Spell Reel


S P E L L  R E E L – Fatima Silva (teaser) from Filipa César on Vimeo.

Sardunya'nın başrolü şair Enes Özel'in Berlinale Forum'görüp hararetle tavsiyesi üzerine haberim oldu filmden. Muhteşem tesadüf ki Karlsruhe'ye döndüğüm akşam Kinemathek'te gösterimdeydi.
Epeydir haşır neşir olduğum arşiv meselesiyle, sömürge-sonrası Afrika'nın militan sinemacılarının imaj imalatı beni zaten heyecanlandırmıştı. Fakat bu kadarını beklemiyordum. Kurmacanın gerçekliğinden giderek uzaklaşan estetik-politik zevkimin Guzman'ın El Boton Nacar'ı ile Oppenheimer'in Act of Killing ile Look of Silence'ından sonra deneyimlediği en iyi film, muhtemelen bu yıl görüp görebileceğim de. Form ve format itibariyle sinemada projekte edilse de Filipa Cesar işini kendisi tarafından asemble edilmiş kollektif bir filim olarak tarif ediyor. 

Spell Reel Gine Bissau bağımsızlık mücadelesinde PACGI (Gine ve Cape Verdenin Hürriyeti için Afrika Partisi) lideri Amílcar Cabral tarafından eğitim almaları için Küba'ya yollanan bir grup sinemacının (José Bolama, Cobumba, Julinh Camará, Djalma Fettermann, Flora Gomes, Josefina Lopes Crato, Sana na N'Hada, Rudi Spee)1967 ile 1980 yılları arasında ürettikleri film ve ses bantlarından oluşan arşivin tekrar açığa çıkıp dolaşımına odaklanıyor. Esasen asemblaj, Berlin'de Kino Arsenal ev sahipliğinde Yaşayan Arşiv ve Hayalî Arşiv adli iki müşterek projenin dokümantasyonudan mürekkep. Sanatçı Filipa Cesar ile kollektiften Sana na N'Hada işbirliğiyle Bissau'da bir kamu binasından çürümeye terk edilmiş olan 16mm film bobinleri ve ses bantları Berlin'de dijitalleştirildikten sonra tespit edenler ve temsil edenlerin de dahil olduğu bir gezici sinemayla Gine çapında dolaşıma girerler. Jenny Lou Ziegel tarafından görselleştirilen bu kolektif süreç, Filipa'nın 2016'da Berlin'deki evinden çıkmadığ altı ayın neticesinde bir filme dönüşür ve 2017'de Berlinale'nin esasen projeye de ev sahipliği yapmış olan Kino Arsenal tarafından kürate edilen Forum bölümünde ilk kez seyircisiyle buluşur.


S P E L L  R E E L - Julio Djaló (teaser) from Filipa César on Vimeo.

Spell Reel'i bu kadar etkili kılan şey, imajların içeriği ve tarihselliğinden ziyade kendisinden, mecraından bahsetmekteki dürüstlük ve yalınlığı galiba. Zira film mânaya değil onu imal eden, imkan ve ihtimalin kendisi olan maddeye yani mecrâya, medyanın bizzat kendisine yöneliyor. Bu self-reflexive tavır filmin katmanlarından birine dönüşürken, şahit olduğumuz hakikatin imalat süreci, yapısal ve çizgisel olmayan anlatının bir parçası haline dönüşüyor. 

Afrika'daki sömürgesizleşme hareketlerinin tarihini, dönemin kurtuluş ideolojilerinden ve devrimci fikriyatından bağımsız okumak mümkün değil. Gine'nin Portekiz sömürgeciliğinden kopuşunun hikayesi de biraz böyle. Bir yandan sömürgecilere karşı gerilla savaşı yürüten Cabral önderliğindeki PACGI bir yandan da ülke çapında yeni bir örgütlenme ve inşa sürecini yürütür. Tesadüfi olmayan bir şekilde Küba'ya yollanan bir grup sinemacı militanın hikayesi de böyle başlar. Esasen ekipte sadece sinemacı militanlar yoktur. Doktorlar, coğrafyacılar, mühendisler de mevcuttur. Afrika devriminin bir parçası olarak yeni silahlarla donanacak, sömürgecilerin bilgi iktidarını kıracak alet ilimleriyle özgür ülkeye dönerek yeniden inşaya katılacaklardır.

Küba'dan dönen Sana na N'Hada öncülüğündeki sinemacılar 16 mm filme çeken ArriFlex kameraları ve manyetik ses bantlarına kaydeden Ampex teypleriyle sahaya çıkarlar. Gayeleri coğrafi ve linguistik olarak son derece parçalı bir coğrafyada, imajlarla bir müşterek yaratmak, devrimin ve özgür Gine'nin ruhunu ülke sathına yaymaktır. Cabral'ın sinemacılara biçtiği proje salt estetik ajandalarla mahdut değildir. Çok dilli ve lehçeli Gine coğrafyasında, Afrikalı tüccarların kıtada konuşulan farklı lehçe ve diyalektleri dıştalamadan geliştirdikleri Cruel lisanı aracılığıyla ulusu sömürgeci muhayyilenin dışında bir müşterek etrafında toplamak, PACGI programında bir değer meseledir. Sinemacılar bu amaçla da filmler üretir, kayıtlar gerçekleştirirler.


S P E L L  R E E L – Sana na N'Hada (teaser) from Filipa César on Vimeo.

Kollektifin yolu dönemin başka militan sinemacıları, imaj toplayıcılarıyla da kesişir. Filmin estetiğinin hemen çağrıştırdığı Chris Marker, ekibiyle Gine'ye gelerek üç ay kadar kalır ve eğitimler verir. Eğitimin sonunda Gineli sinemacıların film çekip çekemeyeceğine dair bir imtihan yapması istenir ondan. Nedense kimse Gineli militan sinemacılara itimad etmemektedir. Oysa Marker'ın o sıralarda çekmekte olduğu Sans Soleil için yolladığı çekim senaryosu, Cabral'ın öngördüğü kadın devriminden fersah fersah uzakta yemek pişiren, çocuk emziren, basmakalıp cinsiyet rollerinin tekrar ettiği bambaşka bir imaj rejiminden dem vurmaktadır. Müteakip sahnede Cabral'ı bir köyde çoğunluğu kadınlardan mürekkep bir halkada toprak üzerine konuşurken görürüz. Epey tanıdık değil mi?

S P E L L  R E E L Saltinho's bridge (teaser) from Filipa César on Vimeo.

Filipa Cesar'ın asemblajı Afrika'nın kendine, toplumuna, coğrafyasına dair çözümlerini, perspektiflerini, yol haritalarını hafızadan taşıyıp getirirken, bugün Avrupa'nın yaşadığı mülteci krizi olarak tarif edilen meselenin esasen tüm bir 60'lar ve 70'ler boyunca cüret ve öfkeyle yükselen ve acımasız bir şiddetle bastırılan Afrikalı bağımsızlık hareketlerinden geriye kalan kukla rejimlerin, cunta hükümetlerin ve istikrarsız coğrafyaların bir neticesi olduğunu apaçık bir şekilde ortaya seriyor.  Bugün mağduriyet nesneleri olarak bienal salonlarında teşhir edilenlerin bir zamanlar konuşan, üreten ve daha da mühimi tahayyül eden, hayal perdesinde kendi hakikat rejimini kuran fail-i muhtar özneler olduğunu görüyor ve gösteriyor. Zira filmde konuşan Filipa değil, imajları üreten ve yıllar sonra onlar için ürettikleri halkla buluşturmayı başaran sinemacılar. 

Arşivden kopup gelen imajlar, imajların yansıdığı tropik ağaçlar, hayal perdesinin üstünde pikselin halesine üşüşen böcekler. Cesar sadece imajın kendine değil, onun alemdeki seyrine, seyredenlerin haline de yöneliyor. Bu kendine bakma, kendini masaya yatırma hali, bir sanatçının arşivdeki seyr-i sülukunun, birlikte arayıp ürettiği insanların hikayesi, üst üste binen, tarihsel uzamda overexpose imajların asemblajı, Afrikanın anlatılmamış, yansıtılmamış, sayısallaştırılmamış bir başka hikayesine davet ediyor seyircisini.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eylül

Hakikati söylemek, toplumu savunmak

düğün ve nikahlara neden icabet etmiyorum