siyah venüs



festivalde seyrettiğim en iyi filmdi siyah venüs. evvelce l'esquive ve la graine et le moulet gibi göçmen sinemasının çok güçlü örnekleriyle bildiğimiz, tunus asıllı üstad abdellatif kechiche'in venedik'te gösterilen son filmiydi bu.

sarah bartman, 19. yüzyıl sonlarında, Avrupa'nın çeşitli başkentlerinde sirklerde, saraylarda, doğa tarihi müzelerinde hottentot venüsü namıyla sergilenen güney afrikalı siyahi bir kadındı. afrikalı bir siyahi olarak sarah sadece teşhir edilmez, bu eylem taciz ve tecavüzün tüm boyutlarıyla içiçe geçen korkunç bir zulüm halini alır. geneleve düşer ve hastalanarak ölür.

sarah'nın hikayesinde esas vahşet, onu elde etmek isteyen fransız antropologların ona yönelik tutumundadır. vajinasının morfolojisi, paleoantropoloji dünyasında adeta bir tür efsane olan hottentot venüsü'nü keşfetmek, resmetmek, literatüre dahil etmek aşkıyla yanıp tutuşan bilim adamları sarah'nın gösterenlerine yüklü bir miktar öderler. fakar sarah bu teşhiri kabul etmez. filmin finalinde aynı adamların sarah'nın kadavrasını yüklü bir meblağla doğa tarihi müzesine sattığına tanık oluruz. kolonyel tahakkümün payandası kazanmıştır. antropologlarımız çalışır; sarah'nın kalıbi alınır, heykeli dökülür, ilgili organları itinayla kesilir ve alkolde muhafaza edilerek müzenin koleksiyonuna katılır. o sade yaşarken değil ölüyken de teşhir edilecek, bedensel sömürü ve istismar sürecektir.

banlieu'lerin esmer öfkesini son derece minimal, içli ve şiddetli bir şekilde perdeye aktaran kechiche bu filminde sömürge deneyiminin bilgi ve görsellikle olan ilişkisine dair çarpıcı bir tasvir sunuyor. teşhir, temsil ve tecavüzün kolonyal tecrübenin inşa ettiği hakikat rejiminde nasıl bir fonksiyona sahip olduğuna dair hayli etraflı bir anlatı kuran kechiche, heybetli bedeninde naif bir ruhu taşıyan sarah'nın tüm bu süreçteki madun halini da hiç aşırıya kaçmadan iyi bir mesafeyle anlatmayı başarıyor.

beden politikaları ve sömürgecilik ilişkisini, görsellik meselesiyle içiçe anlatan kechiche kameranın konumunun meşruiyetine dair de bir arkeolojiye girişiyor aslında bu filmle. tam da bu yönüyle antropolojiyle meşgul olanlar için hayli önemli tartışmaları beraberinde getiriyor. ders niyetine izlenesi bir yapıt...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eylül

Hakikati söylemek, toplumu savunmak

düğün ve nikahlara neden icabet etmiyorum