saklı bir alem
Bir keresinde bir rüya gördüm, rüyamda bir kumsaldaydım.
Gündüzdü, ama her şey karanlıktı, dönüp güneşe baktım, güneş de karaydı.
Ama ışık vardı ve ortalık çok soğuktu...
Ve ben denizin içinde bir balinanın bana baktığını biliyordum, beni bekliyordu sanki.
Arkamda annem vardı, dönüp ona baktım, bana gülüyordu.
Ortada gülünecek bir şey yoktu, ama annem bana gülüyordu.
Ben de dönüp deniz girdim.
Balinanın yüzgeçleriyle beni kendine doğru çektiğini hissediyordum.
Sonra ağzını açtı, içine girdim.
İçi ışıl ışıldı, sıcacıktı ve her yer ıslaktı.
Denizin altında kilometrelerce nasıl yolculuk edeceğimizi hissediyordum.
Midesinden denizin dibini görebiliyordum.
Çok güzel!
Ama annem bana gülüyordu.
-filmden-
cannes'da "depues de lucia" ile coştuyduk. "un mundo secreto" ise şaşırttı. uzaklardan bir dost gibi geldi. ortak temalara, biçime ve dertlere haiz bir film. liseden mezun olan bir genç. bir yolcuğa çıkar. önüne çıkan her erkekle sevişir. rüyasındaki balinayı aramaktadır.
ergenliğin içine kapalı, naif, yetişkinle çocukluk arasındaki gergin geçişe dair meselelerini gayet ketum ve ekonomik bir dille anlatıyor. görüntü dili michel franco'nun işine yakın. oyuncular dahi birbirlerine benziyor. hatta finaldeki kayık planı bile aynı. intihal çığlıkları yerine, çağdaş meksine sinemasının nevi şahsına münhası özellikleriyle heyecanlanmak istiyoruz.
esas fantastik olan, "depues de lucia"daki hz. meryem kıssasına benzer bir şekilde, burada da yukarıda alıntıladığımız şekilde hikayedeki temel itkinin hz. yunus kıssası üzerine kurulması. tesadüf değil, zamanlama manidar. meksikada bilmediğimiz bir damar, kayıp bir dergah mı var meçhul. ama fantastik kafalar olduğu kesin.
hıçkırıklar içerisinde selamlıyoruz...
Yorumlar