Kimin Cumhuriyeti, Kimin Bayramı?

Çocukluğumda hiç şapka takmadım. İster yaz olsun ister kış, İskilipli Atıf Hoca'nın "frenk mukallitliği" addedip bir risale dahi kaleme aldığı şapka, yahut pederin tabiriyle "şemsi siperli serpuş" 40 C sıcağın altında dahi kafama geçirdiğim bir şey olmadı. Sıcağa dayanabildiğimden değil, bir hatıraya hürmetten, bir davaya olan bağlılıktandı bu. Gene pederin tabiriyle "Bizim Cumhuriyetle kan davamız var" idi. O bizim kanımızı almış, ulemamızı asmış idi. Onunla barışmak, hesaplaşmak ancak kan ile olurdu. Onun sembol ve remizlerini benimsemek ise teklif dahi edilemezdi. M. Kemal'in hayırla anılmadığı, resmi bayramların gündemde dahi olmadığı, hülasa rejimin kutsallarıyla savaşım halinde olan bir evde büyüdüm. İstisna da değildi, 80'lerin sonu, 90'ların başında İslamcı ailelerin evlerinde manzara aşağı yukarı aynıydı. Tavır netti, bunun bedelini de en çok çocuklar öder, resmi eğitim sisteminin sıkıntılarıyla cebelleşirlerdi. Başörtüsü yasağına hiç girmiyorum. Peki nasıl oldu 29 Ekim bir anda "milletin bayramı" oluverdi. Müslümanlar kan davalarından nasıl vaz geçiverdiler, kan parası neydi?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eylül

Hakikati söylemek, toplumu savunmak

düğün ve nikahlara neden icabet etmiyorum