motor bismillah!
başlık hakan albayrak'ın balıkçılardan ara 'vira bismillah'ına bir selam çakıyorum.
hakan abi romantik, haylaz, rasyonel-dışı islamcılığını böyle alt-kültür unsurlarıyla harmanlamayı severdi. 'çabukroman'ı 'ebuzer'in başkarakteri bavyera yapısı sepetli bir motosikletiyle islam alemini turlayan, deri çeketli, uzun saçlı bir abiydi mesela. öyle abilerdi yani bunlar. berlin'de çalışanlarına iftar veren kadın tüccarının hac rüyasından bile bize malcolm x'vari hikayeler türetirdi hakan abi.
şimdi abiler 'medeniyet' hikayeleri, neo-Osmanlı fetih fantezileri atlatmadalar. dergi 'çete'si büyük reisin metin yazarı oldular, dün 500 bile satmayan ama DGM'lerce gayet ciddiye alınan heyecanli dergiler kalem savuşturanlar bugün prompterlere fantezi akıtıyorlar, yazık diyelim. islamcılığın rüyasının, kötü bir FRP'ye dönüşmesi.
bizim kanal TRT Türk çekiyor. böylece kötü bir televizyon nasıl olur, bir kere daha tecrübe etme imkanım oluyor. bunu daha ziyade Ahmet Hoca'nın Sesi şeklinde tasarlamışlar. araya da yalandan kötü belgesel (BM'nin feci propaganda filmleri oynuyor), anadolu medeniyeti güzellemesi, bol canli bağlantı ve tabii TRT. herşeye rağmen devlet, herşeye rağmen Kemalist. ve habire sordurtuyor işte, 'ben bu yeni türkiyenin neresindeyim?'
aslında cevap basit, fakat kabullenmesi zor, hazmetmesi ciddi bir bedel istiyor. karar vermesi güç. biz de böyle ağlayıp duruyoruz. neyse, ben zaten bi besmele çekeyim, film başlıyo diyeyim istedim ama işte besmele'nin bile hikayesi var, hesabı var. hakkıni vermeden olmuyor. içimiz depreşiveriyor hemen.
hazırlıklar nerdeyse tamam, pazar günü maraton başlıyor. alışılmadık bir takvim ama iyi, cumaları repo olcak böylece. genelde 5+2 çalışçaz, bu 5 gün iş 2 gün repo (tatil) demek oluyor. bu repo kelimesi de filmcilerin haftalıklarını bu gün alıp doğrudan repoya yatırmalarından gelişmiş. tabii bugün pek öyle bi durum yok anca kredi kartıni ödüyosun ama eskiden öyleymiş, su içermişiz testiden. burda çalışma şartları daha insani 11+1 saat şeklinde. yani sabah 9'başladıysan sete akşam 9'da bitiriyosun, e makul bir uyuma, dinlenme saati kalıyor insana.
şehrin dışında, bayağı soğuk bir mıntıkada çekicez, Otes'te. burası Ilıdza belediyesine bağlı. Igman dağlarının eteğinde, kaplıcalarla dolu bir yer burası. Otes de burayla Sarajevo arasında bir banliyo mahallesi. bayağı gariban bir yer. hemen yanından da Bosna nehri akıyor, hem yeraltı hem yerüstü sularından kaynaklı kışın bile %65 nem ve bundan mütevellit -20 hissedilen soğuk var. ayva yani.
macera beş hafta sürecek, noel'den önce bitircez gibi. ümidimiz kar yağışı, küresel ısınma buraları da vurmuş. savaşta 2.5 metre kar gören sarajevo karsız kış bile geçiriyormuş. bakalim görcez. temelde iki mekanımız olcak, bir ev ve bir mutfak. arasında da biraz yol falan var. ondan dolayı program rahat gibi. ama yine de sıkı yani. pazar günü tekbir, Allahuekber. besmeleyi çekip motor diycez. tabi bu koşturmacada net mesaim düşer iyice. baya polaroid çektim, tarayabilirsem buraya düşer ufaktan. Yalnız ve güzel ülkeme bin selam...
hakan abi romantik, haylaz, rasyonel-dışı islamcılığını böyle alt-kültür unsurlarıyla harmanlamayı severdi. 'çabukroman'ı 'ebuzer'in başkarakteri bavyera yapısı sepetli bir motosikletiyle islam alemini turlayan, deri çeketli, uzun saçlı bir abiydi mesela. öyle abilerdi yani bunlar. berlin'de çalışanlarına iftar veren kadın tüccarının hac rüyasından bile bize malcolm x'vari hikayeler türetirdi hakan abi.
şimdi abiler 'medeniyet' hikayeleri, neo-Osmanlı fetih fantezileri atlatmadalar. dergi 'çete'si büyük reisin metin yazarı oldular, dün 500 bile satmayan ama DGM'lerce gayet ciddiye alınan heyecanli dergiler kalem savuşturanlar bugün prompterlere fantezi akıtıyorlar, yazık diyelim. islamcılığın rüyasının, kötü bir FRP'ye dönüşmesi.
bizim kanal TRT Türk çekiyor. böylece kötü bir televizyon nasıl olur, bir kere daha tecrübe etme imkanım oluyor. bunu daha ziyade Ahmet Hoca'nın Sesi şeklinde tasarlamışlar. araya da yalandan kötü belgesel (BM'nin feci propaganda filmleri oynuyor), anadolu medeniyeti güzellemesi, bol canli bağlantı ve tabii TRT. herşeye rağmen devlet, herşeye rağmen Kemalist. ve habire sordurtuyor işte, 'ben bu yeni türkiyenin neresindeyim?'
aslında cevap basit, fakat kabullenmesi zor, hazmetmesi ciddi bir bedel istiyor. karar vermesi güç. biz de böyle ağlayıp duruyoruz. neyse, ben zaten bi besmele çekeyim, film başlıyo diyeyim istedim ama işte besmele'nin bile hikayesi var, hesabı var. hakkıni vermeden olmuyor. içimiz depreşiveriyor hemen.
hazırlıklar nerdeyse tamam, pazar günü maraton başlıyor. alışılmadık bir takvim ama iyi, cumaları repo olcak böylece. genelde 5+2 çalışçaz, bu 5 gün iş 2 gün repo (tatil) demek oluyor. bu repo kelimesi de filmcilerin haftalıklarını bu gün alıp doğrudan repoya yatırmalarından gelişmiş. tabii bugün pek öyle bi durum yok anca kredi kartıni ödüyosun ama eskiden öyleymiş, su içermişiz testiden. burda çalışma şartları daha insani 11+1 saat şeklinde. yani sabah 9'başladıysan sete akşam 9'da bitiriyosun, e makul bir uyuma, dinlenme saati kalıyor insana.
şehrin dışında, bayağı soğuk bir mıntıkada çekicez, Otes'te. burası Ilıdza belediyesine bağlı. Igman dağlarının eteğinde, kaplıcalarla dolu bir yer burası. Otes de burayla Sarajevo arasında bir banliyo mahallesi. bayağı gariban bir yer. hemen yanından da Bosna nehri akıyor, hem yeraltı hem yerüstü sularından kaynaklı kışın bile %65 nem ve bundan mütevellit -20 hissedilen soğuk var. ayva yani.
macera beş hafta sürecek, noel'den önce bitircez gibi. ümidimiz kar yağışı, küresel ısınma buraları da vurmuş. savaşta 2.5 metre kar gören sarajevo karsız kış bile geçiriyormuş. bakalim görcez. temelde iki mekanımız olcak, bir ev ve bir mutfak. arasında da biraz yol falan var. ondan dolayı program rahat gibi. ama yine de sıkı yani. pazar günü tekbir, Allahuekber. besmeleyi çekip motor diycez. tabi bu koşturmacada net mesaim düşer iyice. baya polaroid çektim, tarayabilirsem buraya düşer ufaktan. Yalnız ve güzel ülkeme bin selam...
Yorumlar