boğaziçili müslüman gençlerden açlık grevleri açıklaması

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla;

Türkiye’nin dört bir yanında 60’ı aşkın cezaevinde 12 Eylül’de 65 tutsak
tarafından başlatılan ve 5 Kasım itibariyle gerçekleşen kitlesel katılımla
sayıları 10.000’i aşan tutsağın süresiz ve dönüşümsüz açlık grevlerine şahid
olmaktayız. Henüz can kaybı yaşanmamasına rağmen, 50 günü aşkın süredir
grevde olan direnişçilerde kalıcı, geri dönülemez hasarlar görülmeye başlandı.

Bir grup öğrenci arkadaşımız ve hocalarımızın inisiyatifiyle, okulumuzda da
açlık grevlerine destek çadırı kuruldu. Biz de, modern kavmiyetçilik biçimlerini
küllen reddeden, ümmete suni sınırlarla kader biçenlere karşı tavırlı Müslüman
öğrenciler olarak, direnişçilerin haklı taleplerinin arkasında olduğumuzun ve
yaşatılan zulümlere şahitlik ettiğimizin bilinmesini isteriz.

Fark etsek de, etmesek de zulüm devam ediyor. Memlekette neler döndüğüne
dair kurduğumuz her soru cümlesinin bizi kavuşturacağı gerçeklik; bu
gidişata ses çıkarma zorunluluğumuz. Biz Allah için “LA” diyenler, failler ve
mefuller değişse de, son nefese kadar sürecek olan mücadelenin peşindeyiz.
İslam’ın gereklerini görmezden gelip, huzurlu konutlarımız içerisindeki sahte
mutluluklarımızla baş başa kalmayı Müslüman kimliğine yakıştırmıyor, böyle
bir muhafazakar kimliği reddediyoruz. Kurtuluşun, ancak tevhid ve adalet
temelli bir çözümle sağlanacağına inanıyoruz.

Gücünü Allah’tan almayan otorite sahiplerinin, mustaz’aflar hakkında “gizli
gizli yiyorlar” diyerek hayatı ve mücadeleyi kıymetsizleştirmelerine izin
vermeyeceğiz. Birtakım çıkar hesapları dahilinde Kürt halkına uygulanan
asimilasyon ve inkar politikalarına karşı durmayı Türkiyeli her Müslüman’ın
boynuna borç olarak görüyoruz. Bu minvalde bizler de suskunlardan olmayıp
zalim hükümdar karşısında Hakk’ı haykırma vecibesini üzerimizde hissediyor
ve kendimizi şahitlik edenlerden beri görmüyoruz.

Ey Rabbimiz, senden Ali Şeriati gibi “…dindarlarımıza din, mü’minlerimize
aydınlık, aydınlarımıza iman, mutaassıblarımıza kavrayış, kavramışlarımıza
taassub…” diliyor, ve ümmetin Kürt meselesine olan suskunluğunu Şeyh
Ahmed Yasin’ce bir feryatla sana şikayet ediyoruz.

O halde, müminler içinden iki grup çatışırsa onlar arasında barışı sağlayın;
ama sonra, iki (grup)tan biri diğerinin hakkına tecavüz ederse, (davranışı)
nı Allah'ın buyruğuna uygun hale getirinceye kadar, haksızlık yapan taraf ile
mücadele edin; (yaptıklarından) vazgeçerlerse adil bir şekilde aralarını bulun
ve (onlara) eşit davranın: çünkü Allah, adil olanları sever!
"

(hucurat - 9)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eylül

Hakikati söylemek, toplumu savunmak

düğün ve nikahlara neden icabet etmiyorum