Kaza ve Kadere İman

 
Her maden kazasından sonra siyasetçilerin, sorumluların, işverenin muhakkak telaffuz ettiği bir kelime vardır; “Kader”. Yaşanan ölümlerin“kaza” olarak adlandırılması kadar, vakanın “kader” kavramıyla açıklanması da , sekülerlik iddiasındaki siyasal ve iktisadi bir rejim açısından manidar olsa gerek. Rızanın ancak bu şekilde üretilebiliyor oluşu, işçilerin, halkın ancak bu dil ile sistemin vaadine ikna edilebilmesi, İslami kodların bu toprakların siyasasındaki işlevine, dolaşımına ve kullanım biçimlerine dair önemli ipuçları vermektedir.
İslam itikadında hayat ve ölüm irade kavramıyla açıklanır. İrade ise ikiye ayrılır, külli irade yani Allah’a has ve mahsus olan kudret, tüm yaratılmışlara ve kainata dair mutlak kuvvet; bir de cüzi irade yani yaratılmışın, kulun, mümin öznenin kendi tercih ve takdiriyle şekillenen fiillerdir. Maden ölümlerinden itikad bahsine nerden sıçradık diye sormayın. Zira mevzu tam da bir itikad meselesi etrafında dönüyor.
 
Modernizm duygu ile akıl, vahiy ile bilgi, inanç ile bilim arasında kurulu ikilikler üzerine bina edilmiş bir paradigma. Buna bağlı olarak Müslümanların modernleşme tecrübeleri de bu paradigma ekseninde gelişen pek çık tartışmaya tanıklık etti. “Batı’nın ahlakını bırakıp ilmini almak” fantezisi yahut “İslam akıl dinidir, evrenseldir” gibi tartışmalar temelde bilginin ve aklın kâinatta nereye konumlandırılacağı, hayatımızda, tercihlerimizde, siyasetimizde nasıl bir rol oynayacağıyla ilgiliydi. Bugün post-modern düşünce bize bu katı ikiliklerden sıyrılma, çoğul bir bilme de düşünme pratiği üretme ve nihayetinde mutlaklıklarımızdan vazgeçmeden görelilikleri, hissiyatı dışlamadan aklı, birlikte çokluğu, çoklukta birliği ifa etme imkânlarını açabiliyor. Öte yanda İslam düşüncesinde de buna imkân veren damar ve arayışlar mevcut.
 
İktidarların, sermaye sahiplerinin “bir aç gözlük saplantısı içinde”, apaçık kar hırsı ve tamahından kaynaklanan, basit tedbirlerin maliyete, insan hayatının risk yönetimine, iş emniyetinin kapasiteye tercih edildiği bir düzen var. Bu düzen, insan mamulü, hem de aydınlanmacı, rasyonel, modern insanın mamulü bir düzendir. Bu düzende iman ancak daha fazla çalışmak, kar ve fayda elde etmek, yükümlülüklerden sıyrılıp çıkara odaklanmak gayretinden ibarettir. Bu düzenin adı kapitalizm, güncel formuyla neo-liberalizmdir. Değer üretene asgari ihtimam ve saygısı olmayan, iş ile işçi arasındaki bağı ve emniyet ilişkisini taşeronlaştırma adı altında post-modern kölelik formlarına dönüştüren, nihayetinde insanı emniyetsiz, sahipsiz, selametsiz kılan bir sistemdir. İşçiye hakkını değil, kazandırdığı kadarını veren, onu verirken de binbir türlü usulle borçlandırarak geri almayı garanti eden bir Firavunluğun adıdır. Bu düzende ne Allah’ın kazasına ne de mukadderatına yer vardır.
 
Riyanın örgütlenmiş hali olan sağ siyasette, Allah’a ve dinine yaklaşım faydacılığın, sonuca odaklı düşünme biçiminin, çıkarların muhafazasının aracıdır. Din ile din için, Allah rızası içün değil, devletin ve malın bekası içün ilişkilenmek esastır. İşçinin can ve mal emniyetinden mesul olan, işçi canını verdiğinde hem işçiye hem Allah’a hesap vermekle mükelleftir. Hesap ise kazaya, kadere yani külli iradenin takdirine değil bilakis kulun kendi muhasebesine, cüzi iradeye dayanır. İşçiler, madenlerde, tersanelerde, kot taşlama atölyelerinde, kamyon kasalarında, fabrikalarda can veriyorlarsa iktidar ve mülk sahipleri onların can ve mal emniyetinin vebalini taşırlar. Muktedirlerin ve sermayedarların bu tasarrufları, hem dünyada ümmetin ve umumun, hem de ahirette Allah’ın soracağı çetin bir hesapla mükelleftir.
 
Bizler kaza ve kadere iman ediyor, vermekle ve sormakla mükellef olduğumuz hesabı tutuyoruz. Unutmuyoruz, unutmayacağız. Kardeşlerimizin canlarını alanlardan, onları göz göre göre ölüme yollayanlardan, insan hayatını kar ile ölçenlerden, can emniyetini risk maliyetine indirgeyenlerden ahdımız var. Yalan söylüyorlar, fakat ikna olmayacağız. Razı değiliz, Allah da razı olmayacaktır. Madenlerdeki ölümler ne kaza, ne kader, ancak cinayettir!

27 Ocak 2012'de, Emek ve Adalet Platformu sitesinde yayımlandı.
http://www.emekveadalet.org/arsivler/7838

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eylül

felahçilar*

Aralık