yine aynı karın ağrısı
beş sene oldu hisarda ama hala okumayı öğrenemedik.
genel disiplinsizlik baki, yeni yeni işte okumaları biriktirmeden yapmayı öğreniyoruz. işte en azından sevdiğimiz, ciddiye aldığımız, istifade ettiğimiz derslerde, motivasyonla okunuyor. ama işte kıldı, yündü, SBK'ydı Çayhane'ydi derken, birkaç ufak prodüksiyonla akşamlar yalan oluyor, e biraz bilgisayar aylaklığı, midtermler gelip çatıyor. tabii bu arada dil, osmanlıca, matematik-istatistik gibi dersler disiplinsiz çalışma sayesinde harcanıyor.
sınavdan önceki akşam gelip çattığında, kütüpane alacasında, yahut izbe bi öğrenci evinde, ufaktan arvö part, sigara dumanı, loş ışık ve kediler arasında notlara, okumalara, sorulara dalmışken işte nasıl oluyorsa yine o karın ağrısı gelip buluyor. önce açık bilgisayarda youtube'dan bi ufuk bayraktar taraması, sonra işte orhan-ibo-ciwan, sonra bi sigara, bi sigara derken sızıyorum. uyandığımda bi bakıyorum, sınav saati gelmiş çatmış, bişey çalışamadan öylece kağıda bakakalmışım.
aşağı yukarı döneme başladığım 2007 Bahar'dan beri biyografi bu şekilde. son geceden evvel otursam da bu sefer kalkmaya bahane arıyorum, bişeyler yapıyorum ve zaten hiçbiri de kesmese sonunda bu karınağrısı tutuyor, kesilip kalıyorum. yani sanırım şöyle birşey var, benim için her başarısızlık, her error, her tökezleme, bir noktada büyük ötekiyi, Big Bang'i, yani O'nu hatırlatıyor.
iyi birşey değil aslında yani böyle bir tür eşleme, ama işte herkesin travması kendine. benim için de acı, dert, tasa bu yani. bir de şöyle birşey var. ben geçer zannediyodum, O da öyle diyodu. ama abi gel gör ki bu eşleme, her daralmada hafızanın çağırdığı bir şeye dönüştürdü O'nu.
böyle nereye kadar gidecek bilmiyorum. ama bu karın ağrısı kötü yapıyor, iyi etmiyor. başka başka acılarla tetikleniyor, tetiklendikçe büyüyor, indexi genişliyor, genişledikçe daha sık geri çağırılmaya başlıyor. yoruyor, eritiyor, tahrip ediyor, bitkinleştiriyor...
"ey başını usul usul yürü şimdi..."
Yorumlar