Kayıtlar

Eylül, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

hüsn-ü şehadet

Resim
Küçükken çok şehadet marşı dinledim, fakat bi şehidin ardından şahitlik etmenin bana düşeceğine ihtimal vermezdim. Ne var ki, 'Nepal'de de müslüman mı varmış' diyerek çıktığımız Ramazan seferi meğerse bir şahitlik yolculuğuymuş aynı zamanda. Faizan Ahmad ile İHH'nın Ramazan 2011 kampanyası vesilesiyle, Nepal ziyaretimizde tanıştık. Ufak tefek, biteviye mütebessim, nazik ve birikimli bir Müslüman'dı. Asya ve Afrika'da, İHH kampanyalarında tanıştığım pek çok teşkilat adamından daha farklı bir yapısı, idrak ve inşa kabiliyeti vardı. Muhatabını iyi dinleyen, buna mukabil derdini de iyi anlatan, insanların şahsiyetine saygı gösteren, ama toplumsal sorumluluklarının bilincinde müdahelelerden de kaçınmayan bir yaklaşıma sahipti. Katmandu'da öğle namazını eda etmek üzere, geçtiğimiz Salı sabahı şehid edildiği Kaşmiri Mescidi'ne girdiğimizde, üzerimdeki tişörtü kastederek şöyle bir uyarıda bulunmuştu bana, "Mustafa kardeşim, bilemiyorum ülkeni...

af, hafiza ve bedel

kurtleri dize getirmek istiyorlar. sanki sorunun kaynaginda Turk modernlesmesi, ulus-devlet garabeti yokmus gibi, devletin urettigi siddet, akil hafsala almaz olcekte degilmis gibi, oluler, yasi tutulmamislar, tutsaklar yokmus gibi, herkes kalkmis kurtler ozur dilesin, diz coksun, PKK'nin kulagini ceksin istiyor. memlekete huzur, baris, kardeslik yine birilerine diz cokturerek, af ve aman dileterek gelecekse ona pek selamet diyemeyiz sanirsam. meselenin bizzatihi kendisi, bir iktidar sorunundan, tekci, uniter, totaliter bir hakimiyet algisindan kaynaklanirken, ayni yaklasimi yeniden uretmek, farkli bir formla bugunun kosullarina adapte etmek ne icun? demokrasi meselesinin bugunun kosullarinda makyajdan ote pek de birseye karsilik gelmediginin farkindayiz, vahsi neoliberalizme elverisli kosullar yaratmanin disinda. Turkiyeli muhafazakarlar icin de durum pek farkli degil. Piyasanin kosullarina tabiyet icin gerekli dusunsel zemin yaratilirken, kendinden baskasiyla iliski anlaminda, fa...

faizan ahmad'e, sahidiz...

Resim
ihh'yla yine bir ramazan seferi. bu sefer nepal'deyiz, ne isimiz var Allah'in Katmandu'sunda hipi yataginda. isimiz varmis meger. faizan ahmad, 30'larinin sonunda. kisa boylu, gozluklu, esmer, gulecyuzlu bir adam. hizli konusan, ama dinleyen, leb demeden leblebiyi anlayan, fehmeden, idrak eden, hisseden bir Musluman. nesli yokolmak uzere, belki de tukenmis, bilge, arif, aziz bir adam. cok uzun zamandan sora tuylerimi urperten, heyecanlandiran, gozlerimi parlatan, tekrardan isindiran yumusatan biri oldu ustad Faizan. 'brother Mustufaa' diye cagirisi, nazikce tripodumu tasiyisi, 'yine mi momo' (buharda pisen nepal mantisi) diye hinzirca takilmasi, gozumun eninden gitmeyecek. bu sabah, safak vakti, Katmandu'da Kasmiri Mescidi'nin onunde, henuz namazini kilmis hemen iki adim otede Islami Sangh Nepal'in burosuna yururken, bes kalles kursunla sehid edildi. kafirler neden hep sabah namazini beklerler, niye hep iyi adamlarimizi vururlar? '......

Snijeg

Resim
ya bu cocuk orda kiminle takiliyo, kimdir bu aida begic, n'ayaktir diyen ehl-i gaflete ibret olsun diye, 'snijeg' filminin linklerini paylasalim, herkes istifade etsin http://www.filesonic.com/file/30239693/Snijeg.avi.001 http://www.filesonic.com/file/30241087/Snijeg.avi.002 http://www.filesonic.com/file/30240629/Snijeg.avi.003 ž ingilizce altyazi http://rapidshare.com/files/269683968/Snijeg__Snow__2008_.En.srt

İzliyorum: Cemal Kafadar'la Kul Sohbetleri

altyazi okurlari 'izliyorum' kosesini bilirler; film ustune her telden bir tur yuvarlak masa sohbeti. bu ay cemal hocayi konuk etmisler, suleymaniyede istanbul manzarasinda guzel bi sohbet olmus. hoca inanilmaz kafalar aciyor, hareketli temasa sanatinin icadindan evvel Osmanli'da gorsellik mevzularina giriyor, actikca aciyor. ugur tanyeli'nin turkiye'nin gorsellik tarihine giris metniyle paralel okunabilecek, cok kiymetli, zengin, ufuk acici bir soylesi olmus. altyazi ekibine ve videoyu ureten kamara ekibinin ellerine saglik. benim icin 'tarih nedir?' sorusunun, neyi sorar kaygisinin karsiligi cemal hoca'nin 'kim var imis biz burada yog iken' diye alintiladigi itkinin asagiya yansiyan izdusumunde. hoca mevzuyu, meseleyi, 'ne'ligi, cok hos bir ornekle ozetlemis, ufuk aciyor, idrak hasil oluyor... ... genel olarak, 11-15 yüzyıllara arasında 'iki cihan âresinde' yeni bir medeniyet yaratırken 'taş ü toprak âresinde bile yapıla...

The Love of Books: A Sarajevo Story

Resim
babam bosnaya geldiginde anlattiydi hikayeyi, ilk ondan duymustum. savasta milli kutuphane yanmasina karsin, gazi husrev begova kutuphanesindeki kitaplar, dedonun biri sayesinde kurtuluyor. kendi kendine degil tabi, amcamiz kitaplari bombardiman altinda bir oraya bir buraya tasiyip duruyor, zarar gelmesin diye hergun kontrol ederek bodrumdan bodruma gezdiriyor, hatta viyana'dan binbir guclukle bir mikrofilm makinesi getirttirip kusatma altindaki sehirde, kesilip duran elektrikle basa cikmaya calisarak kitaplarin mikrofilmlerini cikarttirmaya ugrasiyor. hikayeyi biliyorduk, sagolsunlar elcezire tayfasi belgeselini yaptirmislar ingilizlere. basarili canlandirma sahneleriyle baya film gibi olmus. ozellikle kongodan gelen kutuphane bekcisinin hikayesi baya fantastik. tabi belgesel salt kitaplarin kurtulusunu degil, kusatmayi, 'bir direnis formu olarak yasama'yi (bunu kutuphaneyi temizleyen teyze soyluyor, fuko degil abi) hafizayi, yitimini de anlatiyor. ana akima yakin bir dili...

gastro

Resim
bu ara filmin mutfak sahneleri icin baya arastirma yapiyoruz. ol sebep iyice gastronomi alemlerine, gourmand deryalarina daldik. nacizane gusto bilgimizin nihayet bir ise yaramasi da hos tabii. michelin yildizli seflerin sanat saheserlerini gordukca insanin istahi kesiliyor acikcasi. istedim ki bu guzelliklerden haberiniz olsun, herkes istifade etsin... ilk video, chigago'da alinea'nin sefi ustad grant achatz'in 'cikolata' isimli basyapiti. yorum yok... ikinci video ise sydney'da quay'in sefi peter gilmore'dan, ustad dokulari cok dogal ve uyumlu kullaniyor, biraz ronesans resmi kivaminda isler...

M16

Resim
M16 , a photo by orta format on Flickr. bu da boyle bi animdir, bascarsi'da sinagogun hemen yan sokaginda rastladim. hos yapmislar

Mamac...

Resim
yem demek bosnakcada. yeni bitirdim senaryonun dokumunu, butun sahnelerin detayli bir tur tablosu yani. okuyali baya olmustu, bi daha elden gecirmis oldum. cok garip ya. ne hikaye, ne hayat. zor. cok zor be abi. doldum biraz. bakalim filmi nasil olacak?

kontrol

bu pieter hugo yeminnen sapik, adamin cektigi klibe bak hele ya, psikopat manyak. Directed & shot by: Pieter Hugo (www.pieterhugo.com) & Michael Cleary (www.michaelcleary.co.za) Edited by: Richard Starkey @ www.priest.co.za Produced by: Jon Day @ www.orangefilms.co.za Production Designer : Mike Berg @ Hyper Art Cast List : Amahle, Lwandile, Musa, Siyabonga, Monwabisi, Aluluto, Nicolas, Lusanda, Avusiwe, Liso, Simamikele, Sanele, Tshepo, Unathi, Nkosinathi, Sibulele, Noluvuyo 2nd Camera: Ebrahim Hajee Assistant Director: Oliver Kruger Production Manager: Amanda Arbuckle @ www.orangefilms.co.za Styling: Richard de Jager Props Master: Este Opperman Props Assistant: Mark Busak Props Driver: Alfa Mwinyimkw Cosmetic Make-up Designer: Clinton Aiden Smith @ www.cosmesis.co.za SFX Make-up: Margueritte Blom & Daleen Badenhorst Make up: Candy Stylumdall SFX: Doug Hardy & Fedrico Zanolin @ www.stuntsa.com Colorist: Jenine Lindeque Choreographer: Vanessa Brierley @ Spirit Enterntain...

Allah büyük oğlum, harbiden!

Resim
sabah terasta kahve, sigara, kiseljak (abi buranin bi sodasi var inanamazsin, yok boyle bisi, st. pellegrion halt etmis, savas cikartabilirim onun icin) yapiyoruz. bu arada terasin fotografini bulamadim hala neyse. aida akademiye basvuran ogrencilerden bahsediyor. burda sinav ciddi, birsuru mulakat, analiz, film cektirme, hatta psikolog raporu bile varmis. ben de dedim ki icimden en iyisi bu sinava gireyim, nasil olsa gecemem, boylece sinemayi da birakmak icin bahanem olur. ulan kalktim masadan, bi baktim gmail'de kick the machine , ayiptir soylemesi bizim bankoklu joe'nun sirketinden. joe dedigim de gecen sene cannes'da Uncle Boonmee Who Can Recall His Past Lives ile palm d'or alan apichatpong weerasethakul .iste is guc derken filmi yeni gormus seyretmis, bayilmis, 'siir' diyo, 'lovely' diyo, o ne deniz abi diyo, dalip gittim diyo. dedim joe dur abi kalbime incek, manyak misin. herif inanilmaz nazik, ince biri. bi sene evvel yolladiydim filmi dusun, a...

arsiv ve tanik

Resim
u2be'da derinlere daldikca manyak manyak seyler cikiyor bosna cihadindan manzaralar 6:07'de orhan abiye dikkat, muhtemelen hirvatistan uzerinden giris yaparken yakalaniyorlar bu daha icli, yani insan boyle antartikada hemserisine raslamis gibi oluyor ne bileyim abi abidik gubidik sacli sakalli adamlarin arasinda elemanin teki 'sehit tahtinda' diye baslayinca nasi hisseder ki insan, 0:34'ten itibaren huzunle seyrediniz, diridirler...

welcome to the sarajevo

Resim
jesam, dobro dosli sarajevo diyorlar burada, hos gelmissiniz hesabi, genel olarak zaten hep burdaymisiz, hic gitmemisiz durumu var zaten. hava tatli, ilik, sehir pek degismemis. bascarsija yine huzurlu, her gelisimde bir kosesini daha kesfediyorum buranin. simdilik bizim ofiste kaliyorum, ama burasi daha evce bir yer. pazartesi de yeni tuttugumuz daireye gecicem. orasi daha merkezde, tito caddesinde, eski bir binanin en ust kati, trip bir yer. bisiklet kiralamayi dusunuyorum burada. cogu yer duzayak zira. sonra da ufak ufa kosmaya baslariz heralde. hayirlisi bakalim. guzel bi foto vardi gecen sefer cektigim ama bulamadim, winterbottom'un fragmaniyla idare edelim madem

sefer vakti

bir süredir helecanla beklediğimiz sefer günü geldi çattı. şimdi veda vaktidir. öğlen 12buçuk uçağıyla kısmetse sarajevo'ya yolcuyuz. sebeb-ziyaretimiz yönetmen aida begiç'in türkiye-bosna ortakyapımı ikinci uzun metrajlı projesi "bait" filminin hazırlık ve çekimleri. nasipse başına kadar saraybosna'da filmin hazırlıklarıyla uğraşacak, çekimlerinde görev alacağım. bu süreçte boğaziçi macerasına da bir dönem mola veriyoruz, tıpkı henüz başındayken yaptığımız gibi. hisar yılları biraz yorucu ve yıpratıcı oldu, acı-tatlı tüm yaşattıklarıyla beraber. bu seferi bir tür mola, bir nevi inziva olarak da değerlendirmek mümkün. istiyoruz biraz tebdil-i mekan, biraz kafa toplamaca, yoğunlaşma, belki yeni ufuklara yelken açmaca, yeni bir doğum sancısı. biraz rabıtayı keseceğiz, belirli bir düzeyde. feysbuk'u dönene dek askıya alıyoruz. buradan, flickr hesabından ses soluk vereceğiz ara ara. ondan maada maillerimiz bakidir, muhatap alanı muhatap alırız. yazdıkça, yazı...