kardeslik uzerine

islamci piyasada son yillarda gittikce populerlesen bir "kardeslik" soylemi mevcut. siyasalin alanina ikame edilmeye calisilan, politik degil kulturel ve sosyal bir iliski ekonomisini cagiran, sistematik bir hukuksuzlugu yeniden ureten bir soylem bu "kardeslik". "muhabbet" ile siklikla beraber kullaniliyor.

habil'in islamciligin "siyasal" olandan "kulturel"e dogru yaptigi yolculuga dair cozumlemesinden hareketle ben de biraz bu "kardeslik" meselesinin, siyasal hat ve hududlar etrafinda yurutulen islamci siyasetin, mesnetsiz, muhayyel bir pratige donusumune bakmaya calisacagim.

idrak ve fehm edebildigim kadariyla seriat bize insanlar arasi, daha dogrusu muslumanlar arasi munasebetlerde belirligi bir hukuku, formu emrediyor. bu hukukun tanimladigi belirli iliski bicimleri var. bir musluman bir muslumanla ummet olabilir, akraba olabilir, es olabilir, komsu olabilir, tebaa olabilir, imam olabilir, kole olabilir vs. butun bu iliskilerin kurgulandigi bir hukuk, actigi bir zamansallik var. bu zamansallik belirli bir takim eylemleri, yukumlulukleri de sabitliyor ayni zamanda. buna mukabil "kardeslik" acik bir sekilde "kan" bagi kurmazken, kanin kurdugu baglari kurabilecek herhangi bir iliskiselligi yeniden uretebilecek kapasiteden de aciz.

"kardeslik" guya ayetteki "ihvan" lafzina izafe edilse de, tipki "veli edinmeyiniz" emrinde oldugu gibi teleolojik/ aracsalci bir tefsirin nesnesi olmaktan oteye gitmiyor. kardeslik soyleminin esas referansi son derece modern, sekuler ve hukuksuz bir iliski bicimi olarak "arkadaslik". bu arkadaslik ne yoldaslik, ne asiklik ne de bir tur karindaslik kuruyor. tam tersine, dunyanin en kaypak, en sekilsiz, en hukuksuz iliski bicimlerinden birini vaad etmekten oteye gecmiyor.

islamcilarin, daha dogrusu islamci siyaseti arzulayan ama faili olamayanlarin ummet olmaktan, yoldas olmaktan, akraba olmaktan, komsu olmaktan vazgecip 'kardeslik'e siginmalari, siyasal bir cozulusun gostergesi bana kalirsa. zira odenmemis bedellerin hesapsizligi, ancak 'kardeslik' gibi kici basi belli olmayan bir kavram(sizlik)a sarilarak hazmedilebilir.

siyasal bir hatti mudafaada birlesmek yerine, bunun kavgasini verip bedelini odemektense "kardeslik"in bulanik sularina kulac atmak tipki kadin-erkek iliskilerindeki sahte takvacilikta oldugu gibi cok tipi bir "kacis" soylemi. bu kacisin sonu ise, insanin insana bakacak yuzunun kalmadigi, kalpsiz, ruhsuz, bedbaht bir dunya. "kardeslik" edebiyati en cok kardeslige zarar veriyor dolayisiyla. birbirimizden baska kimsemizin olmadigi su anda, birbirimizi olduruyor.

"su-i zan", zalim hukumdara isyana "fitne", ictihada "bidat" diye saldiranlarina esas meselesi neyse, "kardeslik"i bir yanyana gelme bicimi olarak piyasaya surenlerin de meselesi o. onlar hakikatin "nasil"ligini sormaya cesareti olmayan, "ne"ligiyle avunanlar. sekilden, formdan, yasadan, hukuktan, seriattan kacanlar yani. onun icin de Allah'in adaletinden ve rahmetinden mahrum kalmaya mahkumlar.

adalet yoksa kardeslik de yok!

Yorumlar

Adsız dedi ki…
bizim okulda sırf bu konuda müslümanca bir tavır alınarak gündem oluşsa ne güzel olurdu. kimse düşünmez, siz düşünmüşsünüz. teşekkürler.
hanzalan dedi ki…
eyw kardesim, 'bizim' okul felan da demissin, beni de taniyosun, ben de seni tanisam da daha iyi anlassak :)
bu "kardeslik" meselesi, felahcilar baslikli yazinin tartismasiyla son derece ilintili. ama yine de son derece netameli. cunku konuyu tartismak icin, kendi bireyligimizle siyasalligimiz arasindaki iliskiye bakmak, bir suru derdimizle yuzlesmek, hesaplasmak, kendimize ve cevremize itirafta bulunmak gerekiyor. 'kelam'i neye bahane veya mazaret ettigimizi itiraf etmek de az sey degil. tum bunlarin yanisira elestiri/ ozelestiri pratiklarimiz de boylesi bir tartismayi yurutmemizi cok mumkun kilmiyor.
arkadaslarla bu meseleyi, kutuphane onunde, kantin koselerinde, uzun gecelerde konustuk. konustuk konusmasina da iste bizim arkadaslar konustuk. dusunmenin bedeli biraz agir. muslumanca tavir ise bilemiyorum, ben pek oyle laflar edemiyorum herhalde. falan filan.
eywallah, yine de ilginize tesekkur ederiz, vesselam
muhammed ikbal dedi ki…
kardeslikle ilgili yazini okudum, bana fazla spekulatif geldi. aslinda kardesligin kendisi de spekulatif belki biraz. ama senin burada yokladigin ne kadar bir yere temas ediyor kestiremedeim, yani hakkaten kestiremedim.

ama surasini soyleyim benim gordugum kardeslik iddialarinda da kesinlikle sinirlari belli bir sorumluluk hatta bedel var. ama beklenen sorumluluk ne kadar Allahin senden istedigine denk geliyor ona bakmak lazim. benim gordugum kardeslik iktidara gelme ozlemi gibi iddialarimizi epey kurban ediyor.

burada politik olandan kulturel olana evrimle ilgili tespit yerinde, bizde de oyle oldu iste, bir hat olusturmaya calisiyorsun, yeterince politik bile olsa bazi `ozne`leri tatmin etmiyor, bu hattin otesinde olusturdugu kardesligi de buraya tasimak istiyor. tasiyamayinca kendi tasiniyor. peygamberin cevresine cokenlere az bir sosyolojik gozle bakan yok, onu kendi dostluk cevresinde urettigi gibi bir yogunlasma zannediyor.

bir de benim tecrube ettigim kadariyla kardeslik tesisi idame ettirmeye calistigin davayi senden odunc alayim epey bir `zamansal` mecraya tasiyor. bu zamansallik dava diye ortaya attigini pekcok degiskene bagimli kiliyor. en basitinden `dava` artik daha kapali bir devreye donuyor. bir mekana davani neyle birakacaksin, kardeslikle mi, zor. kardeslik yapanlar zamani da gelince kardesligini de alip gidiyor, e peki kardesligin uzerine kurdugun davaya ne oluyor, Allaha emanet. davalarimizi ne zaman insan-otesine tasiyabilecegiz bunu merak ediyorum.galiba ne zaman peygamber öldügu zaman ebubekirin cikip da Allah baki ya deyip davasini ayni yerden devam ettirdigi gibi bir iliski bicimine evrilebiliriz, o zaman felahi sirtimizda tasir, zamanin otesine adim atmaya irade buluruz.

sunu da unutmamak lazim kardeslik soylemi gizli bir kolaya kacma, yan yana durusu senden bildigin, duygusal olarak anlasabildigin adamla yapmaya kalkiyorsun, zor olani daha farkli, anlatmaya da gerek yok herhalde.

bu arada benimki de mi spekulatif duruyor ne :)
Alperen dedi ki…
ölüm gelir, ölüm duygusuna karşi saygisiz
ve zekâ babacan tavriyla tiksinti verir
söz yavan, kardeşlik şarkilari gayetle tikiz
öcalinmazsa çocuklar bile birden büyüyebilir

yargi kesin: aci duymak ruhun fiyakasidir
kin, susturur insani; adina çidam denir
susulunca tutulan çetele simsiyahtir
o siyah öcalmakcasina gür ve bereketlidir

vandal yürek! görün ki alkişlanasin
ez bütün çiçekleri kendine canavar dedir
haksizlik et, haksiz oldugun anlaşilsin
yaşamak bir sanri degilse öcalinmak gerektir.
zeyneb dedi ki…
alperen, bu şiiri iki gün önce okuyup "susulunca tutulan çetele nasıl simsiyah olur, bi düşün." demiştim kendi kendime. böyle de bir tevafuk.
kardeşlik yazısı da "şöyle ağız tadıyla kavga edememenin, ettirilmemenin yazısıdır bence. bunun bir de "bizim camia" versiyonu var, konuyla alakalı ya da alakasız.
müslümanlar iddiasız ve sözsüz kaldılar. bunu telafi etmek yerine herkes birbirini bu suskunlukta kardeşliğe, birbirinin velisi olmaksızın kardeşliğe davet ediyorlar. kimse birbirine Allah için kızamıyor bile. kardeşim yanlışsın diyemiyor. anca yeme-içme gezme-tozma işlerinde bir birliktelikle, miskinlikte birliktelikte kardeşlik lafzı geçiyor.
Adsız dedi ki…
müslümanca tavır, çok da komplike bir şey değil aslında. kardeşlik kavramının sokulduğu çirkin ve yapay anlamlardan ötede, müslümanlar olarak bu kavramı ele aldığımızı net bir şekilde ifade edebilseydik, isteğiydi benimki tavır falan derken. yoksa Allah rızası için yapılan herhangi bir iş de müslümanca tavırdır, müslümanlara yardım etmeye çalışmak da bir tavırdır, vs vs. bunu illa ki ilan etmeye, biz müslümanca duruyoruz çekilin bre kafirler demeye -her zaman- gerek yoktur. eylem sonucunu eyleyecektir nihayette. anlatabilmişimdir umarım. Allah selamet versin her birimize.
Adsız dedi ki…
öyle deme ama.
ahanda
http://www.youtube.com/watch?v=URKkKPRUZiA&feature=player_embedded

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eylül

felahçilar*

Aralık