İtiraz etmek

İtirazım Var // Fragman from U10 Film on Vimeo.

Onur Ünlü sinemasına, dizilerine hep mesafeli durdum. Biraz şairlerin filim yapmasına mesafelı olduğumdan, sinemanın kıskanç bir zanaat olmasından belki. Biraz popüler kültür gıcıklığından filan. Derken L&M yayından kalktıktan epey sonra halden hale geçerken u2be'da eski bölümlerinden fragmanlara sardım. Hiç absürd değil bilakis ne kadar melodram olduğuna kanaat getirdim. Ufaktan sempatim gelişirken, fragman çıkınca denemeye değer diye düşündüm. Denedim, hiç de fena değilmiş.

Film epey ana akım bir üslupla kotarılmış olsa da, müziğin bir parça aşırı olması dışında polisiye janrına oturmayı beceriyor. Bundan Ünlü'nün janr meselesini iyi kotarması, kendin has trükleri iyi çözümleyip uyarlayabilmesi geliyor. Memlekette melodram biraz şeriat olduğundan, öyle fantastik bir tarih filan da olmadığından bizde janr işi biraz sıçar hep. Uyarlamalar da böle bir sakil durur. Ünlü meseleyi ters köşeye yatırıp janrı bir yandan yapısöküme tabi tutuyor diğer yandan buraya tercüme ediyor. Nihayette seyretmesi keyifli birşey olmuş. Nihayetinde bu biraz da keyif sineması ayıp değil.

Senaryo, daha doğrusu diyalog metni çok temiz. Sırrı Süreyya parmağı bariz. Sağ-muhafazakar tedrisattan, diyanetten, resmi dinden tiskinen her seyirci için lezzetli, coşku verici. Filmin ufak tefek heterodoks eğilimleri olsa da tartışmayı itikad değil şeriat bahsinde yürüttüğü, fıkıh düzleminde meramını anlattığı için ofsayt bir tarafı da yok. Hatta bir yerinde "klasik fıkhınız" diye saydırıyor Selman hoca, ağzı bal damlıyor. En tuttuğum tarafı "Faiz haramdır" vurgusu ha bir de Selam hocanın kızı Zeynep'le müstakbel damada verdiği imam nikahı ayarları. Hem geleneğe çakıyor, hem de özgürlüğün tadına. On numara beş yıldız.

Film boyunca peşinde koşulan maktül Salih Kalyoncu'nun arada-sırada camiye gelen bir peodofil olması rahatsız edici olabilir, yahut caminin "hep pis kokması", ya da bir imamın rakı sofrasında Peygamber Efendimiz'den rivayetler anlatması. Ama bunlar hep olur, oluyor. Müslümanların son iki yüzyıldaki performansı ortadayken, dürüst bir filmin söylediklerinin batmaması lazım gibime geliyor, üstelik Müslüman bir yönetmenin filminin. Gülcan Tezcan'a batmış mesela. Ama Allah'ın haram kıldığı faizin pek çok kötülüğün anası olduğunu bağıran bir filme Yeşilay ödül vermez mi acep, ya da Meridyen derneği filan? Yemezler. Vermezler.

İtirazım Var'ın itiraz ettiği İslam ve Müslümanlık biçimi, 28 Şubat sonrasında yoldan çıkan, AKP ile kontrolü toptan yitiren, son yıllarda ise apaçık bir şekilde zalimleşen, gaddarlaşan, firavuni bir hale bürünen bir algıya karşılık geliyor. Film bir kısım seküler ahalinin çok da işine gelebilir. Ama bu cayır cayır şeriattan yana bir filme halel getirmez. Kanımca bizi davet ettiği tartışmaya, Selman hocanın dile getiremediği, sükutla ikrar ettiği Cuma hutbesine (hoca okurken gülümsedik, jenerikte de tasdik ettik, Eliaçık da bir janra dönüşmüş hakkaten) kafa yormamız lazım. Kimin dinini yaşayacağız, kime iman edeceğiz, kimin selametine salat edeceğiz? Kabullerimizi gözden geçirmek ve itirazlarımızı yükseltmek vaktidir...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eylül

felahçilar*

Aralık