hatırlayacak birileri; hatırlatacak

deniz'e, alperen'e, dostlara ...

-genco gelir gelmez, hatta daha 
  gelmezden önce aradı,
   "abi  'araf'a gidiyor muyuz?" 
     biraz hemşericilik, biraz sanatseverlik 
       ve çokça da dinmez bir merak ve iştiyakla...-



deniz'le gitmezden evvel konusuyorduk, 'nasil bir ahlak?' diye. benim buna dair büyük cümlelerim olmadı, bir soykütüğüm. ama iyi kötü nerede hata yapıp, nasıl yanlıştan dönülebileceğine dair bir tecrübe var. mesela bi yönetmen kötü bi film yaparsa, kim onu uyarır, kim ona bu olmamış der, çeki düzen verir? o mekanizma, insanı dürtüp kendine getirecek, sapaktan patikaya döndürecek şey nedir? münkerden nehy, marufa emr kılacak.

lisedeyken iyi film seyrederdim. ama genelde yalnız giderdim. pek de sosyal bir genç değildim. kemal'le zeyd'den bir de birkaç arka sıralıdan başa okulda pek de tanıdığım yoktu. olanları da ikna ve organize edecek, tutup abidik gubidik festival filmlerine sürükleyecek medeni cesaretim. istisnalar haricinde sinema salonları kendi başıma kaldığım yerler oldu yani. ama arkadaşlarım da oldu. benimle beraber giden, gelen, festival listeleri dolduran. "abi hangi filme bilet alcaz" diye sıkıştıran, tarihleri hatırlatan.

üniversite temposu, lisede hayal ettiğimin çok gerisinde bir sonuç yarattı. festival gündeminden, film seyretme meşgalesinden giderek koptum. film seyretme, filmleri gündeme almak rutinimin dışına çıktı. yaptığımız filmlerle şuraya buraya gitmese, nerdeyse sinema görmeyeceğim. peki bu benim için bu film seyretmenin, sinemaya gitmenin, bu "ibadet"in sonu mu?

cevap hayır, zira dostlar var. bize hatırlatanlar, "hadi abi" diyenler, "neredesin?" diye sitemde olanlar. olmadı arayan soran, gelip kapıyı tıklayan, tutup yataktan çıkaranlar var. tabloyu dramatiğinden çizdik, gündeliğine de bakabiliriz. kokusuyla, tadıyla, sesiyle, imgesiyle, fikriyatıyla bize "hatırlatanlar" var.

insan unutur. her zaman hatırlamaz. birinin, birşeyin, biryerin hatırlatması gerekir, en azından çağrıştırması. kendi kendimize ayakta kalmamiız, kendi başımıza kıyama durmamıza imkan yok, saflaşmak lazıım. selam verirken sağ omuzdan sol omuza, fısıldadığımız, hatırlatır

benim bildiğim, gördüğüm bu hafızadır. hafıza da hatırlanır, hatırlatılır. insanın da kılavuzu ona hatırlatacak olandır. dolayısıyla ahlaktan kopmamak, istikametten şaşmak, adaleti elden bırakmamak da bu hafızayı ve hatırayı örgütlemekle mümkün. hatırlatan dostlarla, hafızayı dirilten momentlerle mümkün.

ahlaklı ve adil olmanın ön koşulu hafıza, hafıza içinse hatırlamayı örgütlemek şart.

Yorumlar

denizduruiz dedi ki…
ben bunu unutmuştum, iyi hatırlattın ;)
Anonim dedi ki…
"Çülleşme hafızanın geri çekilişidir."

Hatırlamayı örgütleyemezsin, unutmayı örgütleyemeyeceğin gibi. Sadece kulak kesilebilirsin hatıraya.

https://youtu.be/S3KiMo3a8tw

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eylül

Hakikati söylemek, toplumu savunmak

düğün ve nikahlara neden icabet etmiyorum