Buluştuğumuz yer burası*
Dokuz yaşındaydım. Annemin elini sımsıkı tutmuş Beyazıt’tan Aksaray’a doğru akan binlerce başörtülü ablanın arasında düşe kalka ilerlemeye çalışırken, Laleli’de Edebiyat Fakültesi’nin avlusundaki devrimci ağabeylerin, ablaların su sloganı hala kulaklarımda çınlar: 'Zulme karşı omuz omuza!' Aradan beş yıl geçti. Liseye başladım. 28 Şubat’ın fırtınalı günleri henüz dinmiş, iktidara yeni gelen AKP Irak’a Amerikan askeri geçişini onaylayacak tezkereyle cebelleşmekteydi. O zamanlar her ne hikmetse Irak’lı kardeşlerinin yanında saf tutmasını beklediğim Müslümanlar istisnalar haricinde savaşı televizyonlardan izlemekle yetinirken, meydanları dolduranlar bir avuç solcu, devrimci, antiemperyalistten ibaretti. “Mü’min olmayanları dost edinmeyiniz” öğütlenmişken bize, ben nedense safımı onlardan, meydanlarda olanlardan yana seçmiştim. Hak ve adalet mücadelesinde mü’min olmasalar da, salim olan, selametten yana olanlarla buluştuğumuz yerin burası olduğun işte o zaman ö...